e-ISSN 2587-2524
Cilt : 22 Sayı : 1 Yıl :

Dizinler

Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.

Androloji Bülteni - : 22 (1)
Cilt: 22  Sayı: 1 - 2020
1.
Kapak
Cover

Sayfa I

2.
Danışma Kurulu
Reviewers

Sayfa II

3.
Başkan'dan
From the President

Sayfa III

4.
Editör'den
From the Editor

Sayfa IV

5.
İçindekiler
Contents

Sayfa V

ORIJINAL ARAŞTIRMA
6.
İnfertil erkek populasyonda cinsel disfonksiyonunpsikosomatik yansımaları
Psychosomatic reflections of sexual dysfunction in the infertile male population
Ünal Öztekin, Fatih Fırat
doi: 10.24898/tandro.2020.40326  Sayfalar 1 - 5
AMAÇ: Bu çalışmada, primer erkek infertilitesi araştırılmak üzere başvuran hastalarda erektil fonksiyon skoru ile depresyon ve bedensel duyumları abartma arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmaya, Şubat 2019-Mayıs 2019 tarihleri arasında üroloji polikliniğine infertilite araştırılması nedeniyle başvuran 200 primer infertil hasta dahil edildi. IIEF <26 (n=61) ve IIEF ≥26 (n=139) olmak üzere hastalar iki gruba ayrılarak değerlendirildi. Gruplar arasında sosyodemografik veriler ve psikiyatrik ölçek skorları (Beck Depresyon Inventory, Somatosensory Amplification Scale) karşılatırılarak, korelasyon analizleri yapıldı.
BULGULAR: Hastaların yaş aralığı 18–45 (mean: 30,1) idi. IIEF ≥26 olan grupta ortalama infertilite süresi 21.6 ay idi ve istatistiksel olarak anlamlı fark mevcuttu (p<0,001). İki grup arasında SSAS ve BDI skorları karşılaştırıldığında, her iki skor IIEF <26 olan grupta anlamlı derecede yüksek olarak tespit edildi ve sırası ile 25,93±6,91, 14,77±7,87 idi (p=0,024, p<0,001). IIEF skoru, SSAS ve BDI skorları ile anlamlı negatif korele idi. İnfertilite süresi, SSAS ve BDI ile pozitif, IIEF ile negatif korele bulundu.
SONUÇ: Erkek faktörlü infertilitede, cinsel işlev bozukları görülebilir. Bu bozukluklar hastada psikosomatik yansımalara neden olabilir. Sonuç olarak cinsel işlev bozukluğu görülen infertil hastaların psikiyatrik açıdan değerlendirilmesini öneriyoruz.
OBJECTIVE: In this study, it was aimed to evaluate the relationship between erectile function score and depression and somatosensory amplification in patients presenting for primary male infertility.
MATRERIAL and METHODS: Two hundred primary infertile patients who applied to the urology outpatient clinic to investigate infertility between February 2019 and May 2019 were included in the study.The patients were divided into two groups as IIEF <26 (n = 61) and IIEF ≥26 (n = 139) and evaluated. Sociodemographic data and psychiatric scale scores (Beck Depression Inventory, Somatosensory Amplification Scale) were compared between the groups and correlation analyzes were performed.
RESULTS: The patients’ age range was 18–45 (mean: 30.1). The mean duration of infertility in the group with IIEF ≥26 was 21.6 months and there was a statistically significant difference (p <0.001). When the SSAS and BDI scores were compared between the two groups, both scores were found to be significantly higher in the group with IIEF <26 and were 25.93 ± 6.91, 14.77 ± 7.87, respectively (p = 0.024, p <0.001 ). The IIEF score correlated negatively with SSAS and BDI scores. Duration of infertility was correlated positively with SSAS and BDI and negatively with IIEF.
CONCLUSION: In infertility with male factor, sexual dysfunctions can be seen. These disorders can cause psychosomatic reflections in the patient. In conclusion, we recommend psychiatric evaluation of infertile patients with sexual dysfunction.

7.
Swim-up tekniği ile hazırlanacak semen örneklerinde trombositten zengin plazma etkisinin değerlendirilmesi
Examination of platelet rich plasma effect in semen samples to be prepared by swim-up technique
Saime Şık, Fatma Öz Bağcı, Gülsemin Çiçek, Emine Utlu Özen, Selçuk Duman, Tahsin Murad Aktan
doi: 10.24898/tandro.2020.03880  Sayfalar 6 - 11
AMAÇ: Sperm motilitesi, erkek infertilitesinde önemli bir parametredir. İn vitro fertilizasyon tedavilerinde motil sperm elde etmek önem arz etmektedir. Bu nedenle farklı yüzdürme metotları birçok çalışmanın konusu olup, en ideal yöntemin swim-up olduğu düşünülmüştür. Trombositten Zengin Plazma (TZP), içerdiği büyüme faktörleri nedeniyle ortopedi, plastik cerrahi, dermatoloji gibi farklı alanlarda kullanım bulmuştur. Çalışmamızda, Aktif-trombosit bakımından zengin plazma (A-TZP)’nın swim-up modelinde sperm motilitesine etkisini araştırmak ve yardımcı üreme tedavilerine katkısının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmamıza semen için 30, kan bağışı için 10 gönüllü katılmıştır. Alınan intravenöz kanlar TZP elde etmek için hazırlandı. A-TZP elde etmek için, trombositler CaCL2 ile aktive edildi, daha sonra TZP donduruldu ve deneysel kullanım gününe kadar -20°C’de saklandı. 30 gönüllünün rutin semen analizleri yapıldıktan sonra her örnek iki eşit hacimde ayrılmıştır. Ham (raw) olan kısım sadece takip edilmiştir ve çalışma grubunun analiz dakikalarında motilite bulguları sadece bilgi vermek amacıyla sunulmuştur. Çalışma grubunda SP, A-TZP ile yıkama için seyreltildi ve santrifüj edildi, A-TZP’li katmana yüzmesi için 15, 30 ve 45 dakika boyunca tabakalandı. Sperm hareketlilik analizi 15, 30 ve 45 dakikada yapıldı.
BULGULAR: A-TZP’nin sperm motilitesini +3 ve +4 seviyesinde önemli oranda olumlu etkilediğini gözlemledik. Bu yükselişin en çok ve etkin olduğu dakikalar ise swim-up sonrası 15. dakika civarıdır.
SONUÇ: TZP’nin sperm motilitesi üzerine anlamlı oranda etkisi bulunmaktadır. TZP, sperm motilitesi düşük intrauterin inseminasyon (IUI) ve intrasitoplamik sperm enjeksiyonu (ICSI) için sperm hazırlamada alternatif bir yıkama materyali olabilir.
OBJECTIVE: The motility of sperm has importance for male infertility. It is important to yield high motile sperms during in vitro fertilizations. For this reason, different processing methods for sperms are subject for a lot of research. It is found that swim-up technique gives improved results for motility. Platelet Rich Plasma (PRP) contains a large spectrum of growth factors and is widely used in orthopedics, plastic surgery and dermatology treatments. The aim of this study was to investigate the effect of ActivePlatelet Rich Plasma (A-PRP) on sperm motility in swim-up model and to evaluate its contribution to assisted reproductive treatments.
MATRERIAL and METHODS: In our study we collected thirty volunteers for seminal plasma usage and ten volunteers for blood donation. The collected intravenous blood was processed for PRP yielding. To obtain A-PRP, platelets were activated with CaCL2, then PRP was frozen and stored at -20°C until the day of experimental use. After analysis of seminal plasma (SP) was done it was divided to two equal volumes. The unprocessed group was only used two compare sperm motility at the same time intervals. In the study group SP was diluted with A-PRP and for washing, centrifugation and A-PRP was layered for 15, 30 and 45 minutes to swim-up. Sperm motility analysis were done at 15th, 30th and 45th minutes.
RESULTS: We observed that A-PRP had a significant positive effect on sperm motility at +3 and +4 levels. The highest increase in sperm motility is around 15th minutes after swim-up.
CONCLUSION: PRP has a significant enhancing effect on sperm motility. In patients with low sperm motility, PRP may be an alternative washing material at sperm preparation for intrauterine insemination (IUI) and intracytoplasmic sperm injection (ICSI).

8.
Nonobstrüktif azoospermili erkeklerde mikrodiseksiyon testiküler sperm ekstraksiyonu başarısını etkileyen faktörler
Factors affecting the success of microdissection testicular sperm extraction in men with non-obstructive azoospermia
Mazhar Ortaç, Nusret Can Çilesiz, Ates Kadıoğlu
doi: 10.24898/tandro.2020.72473  Sayfalar 12 - 15
AMAÇ: Non-obstrüktif azoospermili (NOA) erkeklerde mikrodiseksiyon testiküler sperm ekstraksiyonu (mTESE) başarısını etkileyen faktörleri araştırmak


GEREÇ ve YÖNTEMLER: NOA nedeniyle mTESE yapılan toplam 379 hastaya dahil edildi. Tüm hastaların fizik muayene, hormon değerleri, testis hacimleri ve tıbbi hikayeleri kayıt altına alındı.
BULGULAR: Ortalama mTESE başarısı %46,7 olarak saptandı. Bu oran testis patolojisi Sertoli Cell Only (SCO) olan hastalarda %33,3, erken maturasyon arresti (MA) olan hastalarda %43,6, geç maturasyon arresti (MA) olanlarda %78,1, hipospermatagonez (HS) olanlarda %93,75’inde ve normal spermtogenez (NS) olanlarda %100 olarak saptandı (p<0,001). TESE ile sperm saptanan hastalarda FSH değerlerinin anlamlı olarak daha düşük olduğu (19,7±12,8 mL/U vs 25,3±15,5 mL/U p: 0,001), testis hacimlerinin ise daha büyük olduğu saptandı (p: 0,004).
SONUÇ: Testis hacmi, FSH seviyesi ve testisküler histopatoloji TESE başarısını etkileyen faktörler olarak saptandı. Bu sonuçların iyi dizayn edilmiş, geniş hasta serili çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.
OBJECTIVE: To determine the sperm retrieval rates (SRRs) and predictive factors of patients with non-obstructive azoospermia (NOA) after testicular sperm extraction (TESE)
MATRERIAL and METHODS: Material-Methods: A total of 311 patients who were diagnosed with non-obstructive azoospermia (NOA) and underwent TESE were included in this study. Physical examination, hormone values, testicular volumes, and the medical history of all patients were recorded

RESULTS: The mean sperm retrieval rates (SRRs) were 46.7%. These SRRs were 34.2%, 33.3%, 71.4%, 100%, and 100% for Sertoli Cell Only, late maturation arrest, early maturation arrest, hypospermatogenesis, and normal spermatogenesis, respectively (p<0.001). While the mean FSH values were significantly lower in patients with positive mTESE (19.7±12.8 mL/U vs. 25.3±15.5 mL/U, p: 0.001), the mean testicular volumes were larger in patients with positive TESE compared to patients with negative mTESE (p: 0.004).
CONCLUSION: The testicular histopathology, level of FSH and testicular volume were identified as independent predictors of SRRs for men with NOA

9.
Tek doz tadalafil 20 mg verildikten üç saat sonra idrar akım hızını arttırmaktadır
Single dose tadalafil 20 mg increases urine flow rates 3 hours administration
Zülfü Sertkaya, Emre Tokuç, Kemal Ertaş
doi: 10.24898/tandro.2020.19327  Sayfalar 16 - 19
AMAÇ: Hastalarda klinik ve yaşam kalitesindeki iyileşmelere rağmen, PDE5 inhibitörlerinin idrar akış hızı ve postmiksiyonel rezidüel idrar hacmi (PVR) üzerindeki etkisi halen tartışmalıdır. Bu çalışmada, bir PDE5 inhibitörü olan tadalafilin üroflovmetrik parametreler ve PVR üzerindeki akut etkilerini değerlendirdik.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Erektil disfonksiyonu olan 127 erkeğe demografik bilgilerini de içeren anketler dolduruldu ve PVR için üroflovmetri ve ultrasonografi yapıldı. Hastalar daha sonra 20 mg tadalafil aldı. Üç saat sonra üroflovmetri ve ultrasonografi tekrarlandı. Tadalafil öncesi ve tadalafil sonrası üroflovmetrik parametreler ve PVR değerlendirildi ve karşılaştırıldı. P değeri 0,05’ten küçük olduğunda fark istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR: 127 erkeğin yaş ortalaması 49,7±12,3 idi. Tadalafil öncesi ortalama maksimum akış hızı değeri 16,8±5,0 ve tadalafil sonrası ortalama maksimum akış hızı değerleri 18,1±5,1 idi (p<0,001). Tadalafil öncesi ve sonrası ortalama akış değerleri sırasıyla 9,4±3,5 ve 9,9±3,6 idi (p=0,007). Tadalafil öncesi ve sonrası ortalama PVR sırasıyla 30,2±21,2 ve 29,4±20,8 idi. Tadalafil öncesi ve sonrası maksimum akış hızları ve ortalama akış hızları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edildi.
SONUÇ: Sonuçlara göre, tadalafilin üroflovmetrik parametreler üzerinde akut etkilerinin olduğu, ancak PVR üzerinde hiçbir etkisinin olmadığı gösterildi.
OBJECTIVE: Despite clinical and quality of life improvements in patients, the effect of PDE5 inhibitors on urine flow rate and post-void urine volume is still controversial. In this study, we evaluated the acute effects of tadalafil, a PDE5 inhibitor, on uroflowmetric parameters and postvoid residual urine volume (PVR).
MATRERIAL and METHODS: 127 men who were suffering from erectile dysfunction filled out questionnaires providing demographic information and underwent uroflowmetry and ultrasonography for residual urine volume. The patients then received 20 mg of tadalafil. Three hours later, the uroflowmetry and ultrasonography were repeated. The pre-tadalafil and post-tadalafil uroflowmetric parameters and PVR were evaluated and compared. Differences were considered statistically significant when the p value was less than 0.05.
RESULTS: The mean age of the 127 men was 49.7±12.3. The mean pre-tadalafil maximal flow rate value was 16.8±5.0, and the mean post-tadalafil maximal flow rate values was 18.1±5.1 (p<0.001). The pre-and post-tadalafil average flow rate values were 9.4±3.5 and 9.9±3.6 (p=0.007), respectively. The mean PVR pre-and post-tadalafil were 30.2±21.2 and 29.4±20.8, respectively. There were statistically significant differences between pre-and post-tadalafil maximal flow rates and average flow rates.
CONCLUSION: According to the results, tadalafil has acute effects on uroflowmetric parameters, but it has no effects on PVR.

DERLEME
10.
Prematür ejakülasyon tedavisinde güncel yaklaşımlar
Current approaches in the treatment of prematüre ejaculation
Ramazan Aşçı
doi: 10.24898/tandro.2020.80037  Sayfalar 20 - 27
AMAÇ: Prematür ejakülasyon tedavisinde güncel gelişmelerin gözden geçirilmesi
GEREÇ VE YÖNTEM: Web of Science, Pubmed, Scopus ve Google Scholar gibi elektronik akademik veri tabanları aramalarından elde edilen prematür ejakülasyon tedavisi ile ilgili araştırma çalışmaları, derleme ve ilgili metinlerin gözden geçirilmesi ile hazırlanmıştır.
BULGULAR: Avrupa İlaç Ajansı (EMA) kısa etkili SSRİ olan dapoksetin ve ötektik lidokain/prilokain doz ayarlamalı aerosol sprey’i PE’nin gerektiğinde tedavisi için önermektedir. Yaşam boyu PE tedavisinde PDE5i ilaçların tek başına veya SSRİ’lerle kombine şekilde kullanılması daha etkindir. Anteportal PE tedavisinde topikal anestetikler ile PD5i veya SSRİ kombinasyonları etkili olabilir. Kazanılmış PE tedavisinde psikoseksüel/davranış tedavileri ile kombine farmakolojik tedaviler yararlı olabilir.
SONUÇLAR: Yaşam boyu PE tedavisinde ilk seçenek farmakoterapi olmalıdır. Özellikle anteportal PE’si olan erkeklerde periferik ve santral etkili kombine farmakolojik tedaviler yararlı olabilir. Ötektik lidokain/ prilokain doz kontrollü sprey, endikasyon dışı kullanılan SSRİ tedavisi için alternatif olabilir.
OBJECTİVES: To review current developments in the treatment of prematüre ejaculation
MATERIAL AND METHODS: Research studies, reviews, related texts related to premature ejaculation therapy obtained from electronic academic databases such as Web of Science, Pubmed, Scopus and Google Scholar were reviewed.
RESULTS: The European Medicine Agency (EMA) recommends shortacting SSRI dapoxetine and eutectic lidocaine/prilocaine metered-dose aerosol spray for the on-demand treatment of PE. PDE5i drugs alone or in combination with SSRIs are more effective in the treatment of lifelong PE. Topical anesthetics and combinations of PD5i or SSRI may be effective in the treatment of anteportal PE. Pharmacological therapies combined with psychosexual/behavioral therapies may be useful in the treatment of acquired PE.
CONCLUSIONS: Pharmacotherapy should be the first option for lifelong PE. Combined pharmacological therapies with peripheral and central effects may be beneficial, especially in men with anteportal PE. Eutectic lidocaine/prilocaine metered-dose aerosol spray may be an alternative for off-label SSRI treatment.

11.
İnfertilitede unutulan bir kavram: Erkek cinselliği
A forgotten concept in infertility: Male sexuality
Ömercan Aksoy, Nevin Şahin
doi: 10.24898/tandro.2020.10693  Sayfalar 28 - 32
İnfertilite süreci, çiftlerde cinsellik kavramının değişmesine yol açan ve cinselliğe bakışın daha çok çocuk yapma odaklı ve bir görev gibi atfedilmesini getiren bir süreçtir. Aynı zamanda, geçmişte ve günümüzde çiftlerin hayatını psiko-sosyo-seksüel bağlamlarda etkileyen, çok yönlü ele alınması gereken ve multidisipliner yaklaşım gerektiren bir kavramdır. Kadınlara orantısız biçimde yoğunlaşan çalışmalar ve kadın merkezli tedavi süreçleri nedeniyle, erkekler infertilite sürecinde dışarıda kalmışlardır. İnfertilitede cinselliğin incelendiği çalışmalarda, erkeklerin özellikle prematür ejekülasyon (PE) ve erektil disfonksiyon (ED) sorunları yaşadığı belirlenmiştir. Danışmanlık süreçlerinde de genellikle erkeklere özel bir hizmetin verilmemesi nedeniyle cinsellik ile ilgili sorunlar daha çok gizlenmekte ve hatalı bilişsel şemalar ortaya çıkabilmektedir.
The process of infertility leads to the change of the concept of sexuality in couples, which brings the view of sexuality more as a child-bearing task. It is also a concept that affects the life of couples in the psycho-sociosexual contexts from the past to nowadays and needs multidisciplinary approach. Due to disproportionate studies on women and womencentered treatment processes, men have been excluded from the process of infertility. In the studies of sexuality in infertility, men especially experienced premature ejaculation (PE) and erectile dysfunction (ED) problems. In the counseling process, the problems related to sexuality are more concealed and incorrect cognitive schemas may arise due to the fact that no special service is given to men.

12.
IUI ve ICSI’de laboratuvar süreci
Laboratory procedure of IUI and ICS
Sibel Bulgurcuoğlu Kuran
doi: 10.24898/tandro.2020.99267  Sayfalar 33 - 42
Yardımla üreme tedavilerinde (YÜT) kullanılan sperm hazırlama yöntemleri, temelde in vivo koşulları taklit ederek in vitro koşullarda kaliteli spermin seçimini ve düşük kaliteli spermleri elemeyi amaçlamaktadır. Buna rağmen klasik ya da geliştirilen yeni yöntemlerde başarı hala istenilen düzeyde bulunmamaktadır. YÜT’ün başarısını arttırmak için in vivodaki seçim mekanizmalarının daha iyi anlaşılması ve seçilen spermlerin özelliklerinin belirlenmesi, spermin uygun olarak hazırlanması ve canlı doğum oranlarının arttırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Doğru spermin seçimi tek başına başarı açısından oldukça önemlidir. Özellikle ICSI işlemi sırasında, spermin motilite, morfoloji ve vitalite (canlılık) durumu değerlendirilerek fertilizasyon ve iyi embriyonun geliştirilmesi sağlanmaktadır. Kullanılan geleneksel hazırlık yöntemlerinde spermler sedimantasyon yada migrasyon eğilimlerine göre ayrılarak, morfoloji ve motilite kriterlerine göre seçimleri gerçekleştirilmektedir. Spermin apoptoz ve benzeri belirtileri, DNA bütünlüğü, membran maturasyonu, foksiyonel mitokondri durumu ve ultra yapısı gibi spermin diğer karakteristik özellikleri tespit edilememektedir. Bu özelliklerin anlaşılmasını sağlayan yeni yöntemler kullanılmakta ve oldukça olumlu sonuçlar alınmaktadır. Fakat en iyi metodu seçmek için daha fazla randomize kontrollü çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Basically, the sperm preparation methods which are used in assisted reproductive treatments (ART), aim to eliminate low quality sperm and select the quality sperm in vitro conditions by simulating in vivo conditions. Nevertheless, success rate is still under the desired goal in the classical or new developed methods. A better understanding of the selection mechanisms in vivo, determination of the characteristics of selected sperm, appropriately preparation of sperm, and increasing live birth rates are needed to increase the success of ART. Choosing the good quality sperm is very important for ART success. Especially during the ICSI procedure, sperm motility, morphology and vitality status are evaluated before choosing and fertilization and good embryo development are provided. In the traditional preparation methods, sperms are separated in respect of their tendency of sedimentation or migration and they selected according to their morphology and motility criteria. Apoptosis and similar symptoms of sperm, DNA integrity, membrane maturation, functional mitochondria status, ultrastructure and other characteristics of sperm cannot be determined. Besides, new methods are used which ensure understanding of these features and correspondingly promising results are obtained. But, to select the best method, there must be more randomized controlled study.

13.
Erkek infertilitesi ve erektil disfonksiyon tedavisinde tamamlayıcı tıp: Moleküler düzeyde etki mekanizmaları ve klinik sonuçlar
Complementary medicine in the treatment of male infertility and erectile dysfunction: Molecular effect mechanisms and clinical outcomes
Osman Can, Lütfi Canat
doi: 10.24898/tandro.2020.93798  Sayfalar 43 - 51
Erektil disfonksiyon ve infertilite erkek cinsel sağlığındaki en sık karşılaşılan problemlerdendir. Erkek faktörüne bağlı infertilitelerin yaklaşık yarısının etyolojisi hala tam olarak aydınlatılamamıştır. İdiyopatik infertilitenin tedavisinde modern tıbbın tedavilerine ek olarak tamamlayıcı tıp seçenekleri de artık günümüzde oldukça sık tercih edilmektedir. Erektil disfonksiyonun tedavisinde de eskilerden beri bitkisel kökenli geleneksel tedaviler kullanılmıştır. Tamamlayıcı tıbbın son zamanlarda modern tıp alanında kullanımının artmasıyla bitkisel kökenli bu ajanlar, hastalar tarafından da sıkça tercih edilmektedir. Tamamlayıcı tıp tedavilerinde gebelik ve canlı doğum oranlarıyla ilgili henüz yeterli kanıt olmamasına rağmen yardımcı üreme yöntemlerinin bir parçası olarak subfertil erkeklere etkinliği kanıtlanmış antioksidanlar ve fitoteröpatik ajanlar önerebilir. Erektil disfonksiyon tedavisinde kullanılan bitkisel ajanların etki mekanizmaları net olarak aydınlatılamamış olsa da nitrik oksit sentaz aktivitesinde ve testosteron düzeyindeki artışı sağlayarak etkilerini gösterdikleri düşünülmektedir. Erektil disfonksiyon ve erkek infertiltesi tedavisinde tamamlayıcı tıp ajanlarının etkinliğinin güçlü olarak gösterilebilmesi için ileri düzey çalışmalara ihtiyaç vardır.
Erectile dysfunction and infertility are the most common problems in male sexual health. The etiologies of approximately half of the male factorrelated infertility is still unclear. In addition to the modern medicine treatments, complementary medicine options are preferred frequently in the treatment of idiopathic infertility. Traditional treatments of herbal origin were used in the treatment of erectile dysfunction since ancient times. With the increasing use of complementary medicine in modern medicine, these herbal agents are frequently preferred by patients. The effect mechanism of herbal agents used in the treatment of erectile dysfunction is not clear exactly. However, it is considered that they show their effects by increasing nitric oxide synthase enzyme and testosterone levels. Anti-oxidant and phytotherapeutic agents can be recommended to subfertile men as a part of assisted reproductive methods although there is not enough evidence about live birth and pregnant rates. Further studies are needed to demonstrate the efficacy of complementary medicine agents in the treatment of erectile dysfunction and male infertility.

14.
Çocuk ve yetişkinde onko-tese uygulamaları: 2019 güncelleme
Onco-TESE applications in children and adults: 2019 update
A. Egemen Avcı, Mehmet Murad Basar
doi: 10.24898/tandro.2020.86619  Sayfalar 52 - 56
Günümüzde tümör tedavisindeki gelişmeler yaşam süresindeki artışla beraber yaşam kalitesinde de beklentilerin yükselmesine yol açmıştır. Özellikle, erkeklerin adölesan dönemi ve sonrasında karşılaşabileceği testis tümörü ve lenfoma gibi non-genitoüriner tümörlerin cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi ile tedavisi sperm yapımında bozulmaya neden olabilir. Tedavi öncesi sperm dondurulması gelecekte fertilitenin sağlanabilmesi için son derece önemlidir. Ancak, bu hastaların önemli bir kısmında azoospermi veya kriptozoospermi eşlik edebilmektedir. Bu durumda testisten mikrodiseksiyon yöntemi ile sperm arama işlemi gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu işlem onko-TESE olarak adlandırılır.
Recently, developments in the cancer treatment have led to increased quality of life as well as lifetime expectations. Especially, surgical, chemotherapeutic and/or radiotherapeutic treatment of testicular or non-genitourinary tumors such as lymphoma/leukemia which observed in men in adolescent and adulthood period can cause to decreased sperm production. Sperm freezing before the treatment is extremely important for the salvage of future fertility. However, an important part of the patients can be accompanied by azoospermia or cryptozoospermia. In this case, it is necessary to perform sperm search from the testicle by microdissection method. This procedure is called as Onco-TESE.

15.
Kanserli erkek hastalarda cinsel sorunlar
Sexual problems among male patients with Cancer
Ayşe Çil Akıncı, Cemile Savcı
doi: 10.24898/tandro.2020.68094  Sayfalar 57 - 62
Kanserli bireylerin cinsel fonksiyonu fiziksel, duygusal, sosyal, spiritüel ve kültürel birçok faktör arasındaki karmaşık etkileşim sonucu etkilenmektedir. Cinsel fonksiyondaki değişiklikler çeşitli nedenlerle hastalar tarafından sağlık profesyonellerine iletilmemekte ve sağlık profesyonelleri tarafından da değerlendirilmemektedir. Hastalara kanser ve tedavisi nedeniyle oluşabilecek cinsel fonksiyon değişiklikleri hakkında bilgi verilmesi ve oluşan cinsel sorunların çözümüne yönelik destek sağlanması hastaların bu süreci daha konforlu geçirmelerini sağlayacaktır. Tanı, tedavi ve bakım sürecinde hastalarla iletişim halinde olan sağlık profesyonelleri cinsel sorunların belirlenmesi ve yönetiminde etkin rol alabilirler. Bu derlemede kanserli erkek hastalarda kanser ve tedavisi nedeniyle ortaya çıkan cinsel sorunlar ele alınmıştır. Kanserli erkek hastalarla çalışan sağlık profesyonellerine cinsel sorunların nedenleri ile ilgili bütüncü bir bakış açısı sağlaması hedeflenmiştir.
The sexual function of individuals with cancer is affected by the complex interaction between physical, emotional, social, spiritual and cultural factors. Changes in sexual function are not reported to health professionals by patients due to various reasons and are not evaluated by the health professionals. Providing information about the changes in sexual function that may occur due to cancer and its treatment and providing support for the solution of the sexual problems that may occur will enable the patients to experience this process more comfortably. Health professionals who are in contact with patients in the diagnosis, treatment and care process can play an active role in the identification and management of sexual problems. In this review, sexual problems caused by cancer and its treatment among male patients with cancers are discussed. The review aims to provide a holistic perspective to health professionals working with male patients with cancer about the causes of sexual problems.

OLGU SUNUMU
16.
4 mm’lik testis tümörüne ultrason eşliğinde işaretleme ile organ koruyucu cerrahi
Organ preserving surgery with ultrasound-guided marking in 4 mm testicular tumor
Hakan Hakkı Taşkapu, Mehmet Giray Sönmez, Gökhan Ecer, Muzaffer Tansel Kılınç, Süleyman Bakdık, Ahmet Öztürk
doi: 10.24898/tandro.2019.36604  Sayfalar 63 - 67
Testis kanseri 15–45 yaş arası erkeklerde en sık görülen malignitedir. Ultrasonun yaygın kullanımıyla birlikte küçük asemptomatik testisküler kitlelerin tanısında da artış olmuştur. Radikal orşiektomi testis kanserinin standart tedavisi olmasına karşın; son yıllarda bilateral testis kanseri ve küçük testiküler kitlelerin tedavisinde umut verici onkolojik ve fonksiyonel sonuçları nedeniyle testis koruyucu cerrahinin yeri artmıştır. 2 cm’den küçük testis kitlelerinde uygun hastalara testis koruyucu tedavi yapılabilmesi önerilmektedir. Fakat kitlenin küçük olması cerrahi sırasında bulunabilirliği ve eksizyonu zorlaştırmaktadır. Literatürde özellikle küçük testis tümörleri için organ koruyucu tekniği gösteren az sayıda yayın vardır. Bizde 4 mm çaplı oldukça küçük testis tümörü olan hasta da yaptığımız parsiyel orşiektomi olgusunu ve kullandığımız tekniği paylaşmak istedik.
Testicular cancer is the most common malignity seen in males between the ages of 15 and 45. There has been an increase in the diagnosis of small asymptomatic testicular masses with extensive ultrasound use. Although radical orchiectomy is the standard treatment for testicular cancer, the importance of testicle preserving surgery has increased in recent years due to its promising oncological and functional results in the treatment of bilateral testicle cancer and small testicular masses. Testicle preserving treatment is suggested for testicular masses smaller than 2 cm in suitable patients. But small mass size makes the detectability and excision harder during the surgery. In literature, there are limited publications demonstrating organ preserving technique especially for small testicular tumors. Our aim was to share the partial orchiectomy case which had a quite small testicular tumor with a diameter of 4 mm and the technique we used for this case

17.
Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi
Publications and Congress Calendar of Andrology

Sayfalar 68 - 73
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale