e-ISSN 2587-2524
Cilt : 25 Sayı : 1 Yıl :

Dizinler

Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.

Androloji Bülteni - : 25 (1)
Cilt: 25  Sayı: 1 - 2023
1.
Kapak
Cover

Sayfa I

2.
Danışma Kurulu
Reviewers

Sayfalar II - III

3.
Başkan'dan
From the President

Sayfa IV

4.
Editör'den
From the Editor

Sayfa V

5.
İçindekiler
Contents

Sayfa VI

ORIJINAL ARAŞTIRMA
6.
Sünnet uygulanan çocuklarda dorsal slit yöntemi sonuçlarımız
Our results of dorsal slit method in children applied with circumcision
Kenan Yalçın
doi: 10.24898/tandro.2023.34445  Sayfalar 1 - 5
AMAÇ: İnsanlık tarihinin bilinen en eski cerrahi işlemlerinden biri olan sünnet artan bilgi birikimi ile bağlantılı olarak yüzyıllar içerisinde çok farklı tekniklerle uygulanmaktadır. Geriye dönük bu çalışmamızda Dorsal Slit yönteminin sonuçlarının ele alınması amaçlanmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Haziran 2011 ile Temmuz 2022 tarihleri arasında Dorsal Slit tekniği kullanılarak sünnet yapılan 5122 olgu dosyaları geriye doğru incelendi. Olguların ortalama yaşları, cerrahi süreleri ve cerrahi girişim sonuçları değerlendirildi.
BULGULAR: Çalışmaya alınan hastaların yaş ortalaması 4,82±3,18 yıl idi. Ortalama işlem süresi 11,74±2,04 dakika olarak hesaplandı. Anesteziye bağlı 20 (%0,39), cerrahi girişime bağlı ise 39 (%0,78) hastada komplikasyon izlendi. Mortalite veya morbiditeye neden olabilecek komplikasyonlarla karşılaşılmadı. Hiçbir hastaya komplikasyonlara bağlı ikinci bir cerrahi müdahale uygulanmadı.
SONUÇ: Sünnet uygulanan çocuk olgularda Dorsal Slit yöntemi düşük komplikasyon oranları ile başarılı bir cerrahi prosedürdür.
OBJECTIVE: Circumcision, one of the oldest known surgical procedures in the history of humanity, is still being applied in many different techniques over the centuries in connection with its increased knowledge. In this retrospective study, we aimed to discuss the results of the Dorsal Slit method.
MATRERIAL and METHODS: Between June 2011 and July 2022, 5122 cases who were circumcised using the dorsal slit technique were reviewed retrospectively. Of the cases the mean age, duration of surgery and surgical intervention results were evaluated.
RESULTS: The mean age of the patients included in the study was 4.82±3.18 years. The mean procedure time was calculated as 11.74±2.04 minutes. Complications were observed in 20 (0.39%) patients due to anesthesia and 39 (0.78%) patients due to surgical intervention. No complications that could cause mortality or morbidity were encountered. No patient underwent a second surgical intervention due to complications.
CONCLUSION: In children who underwent circumcision, the Dorsal slit method is a successful surgical procedure with low complication rates.

7.
Erektil disfonksiyon şikâyeti ile başvurup eşlik eden prematür ejakulasyonu olan heteroseksüel hastalarda günlük tadalafil ve sertralin kombinasyon tedavisinin etkinliği ve güvenilirliği
Efficacy and safety of daily tadalafil and sertraline combination therapy in heterosexual patients presenting with erectile dysfunction and concomitant premature ejaculation
Kemal Ertaş, Abdullah Akkurt, Zülfü Sertkaya
doi: 10.24898/tandro.2023.04379  Sayfalar 6 - 10
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı, erektil disfonksiyon (ED) yakınmaları ile başvuran ve eşlik eden erken boşalma (PE) semptomları olan hastalarda üç aylık takipte günlük tadalafil 5 mg ve sertralin 50 mg tedavisinin etkinlik ve güvenilirliğini değerlendirmektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu prospektif, gözlemsel tek kollu çalışma, Mart ve Eylül 2021 arasında ED’ve eşlik eden Yaşam Boyu / edinilmiş PE’den muzdarip hastalar arasında gerçekleştirildi. Hastalarda ED tanısı için Uluslararası Erektil Fonksiyon - Erektil Fonksiyon İndeksi’nin (IIEF-EF) Türkiye geçerliliği kullanıldı. Hastalar PE tanısı için Erken Boşalma Teşhis Aracı (PEDT) anketini doldurdu. Ek olarak, Erken Boşalma Profili (PEP) skoru dolduruldu. Tüm hastalardan ayrıntılı tıbbi öykü alındı ve tam bir fizik muayene yapıldı. Dört haftalık takip sürecinden sonra hastalara günde 5 mg tadalafil ve sertralin 50 mg tablet verildi. Hastaların IELT süreleri 12 haftalık tedaviden sonra kaydedildi. Hastalara başlangıçta uygulanan PEP ve IIEF-EF anketleri tekrar dolduruldu. Ayrıca tedavi memnuniyeti açısından Global Impression of Change (GIC) anketi uygulandı.
BULGULAR: Çalışmaya toplam 71 hasta dahil edildi. Altmış üç hasta (%88,73) çalışmayı tamamladı. Üç aylık tadalafil 5 mg + sertralin 50 mg kombinasyon tedavisi sonucunda hastaların geometrik ortalama IELT, PEP indeks skorları ve alt grup skorlarında düzelme ile IIEF-EF skorlarında istatistiksel olarak anlamlı artış saptandı (p<0,001). Ayrıca GIC anketine bakıldığında hastaların %81,69’u (58/71) tedaviden memnun kaldığını belirtmiştir.
SONUÇ: Sonuç olarak, tadalafil ve sertralinin günlük olarak uygulanması, ED ve eşlik eden PE şikâyetleri olan hastaların yönetiminde etkili ve güvenilir bir şekilde objektif ve subjektif iyileşme sağlamaktadır.
OBJECTIVE: The aim of this study was to evaluate the efficacy and safety of daily tadalafil 5 mg and sertraline 50 mg treatment in 3-month follow-up in patients presenting with erectile dysfunction (ED) complaints and accompanying premature ejaculation (PE) symptoms.
MATRERIAL and METHODS: This prospective, observational single-arm study was conducted between March and September 2021 among patients suffering from ED and concomitant Lifetime/acquired PE. The Turkish validity of the International Erectile Function-Erectile Function Index (IIEF-EF) was used for the diagnosis of ED in the patients. The patients filled the Premature Ejaculation Diagnostic Tool (PEDT) questionnaire for the diagnosis of PE. Additionally, the Premature Ejaculation Profile (PEP) score was filled. A detailed medical history was taken from all patients and a complete physical examination was performed. After a fourweek follow-up period, patients were given 5 mg tadalafil and sertraline 50 mg tablets daily. The IELT durations of the patients were recorded after 12 weeks of treatment. Premature ejaculation profile and IIEF-EF questionnaires administered to the patients at the beginning were filled again. In addition, the Global Impression of Change (GIC) questionnaire was applied in terms of treatment satisfaction.
RESULTS: A total of 71 patients were included in the study. Sixty-three patients completed the study (88.73%). As a result of 3-month daily tadalafil 5 mg + sertraline 50 mg combination therapy, the geometric mean IELT, PEP index scores and subgroup scores of the patients improved and a statistically significant increase in the IIEF-EF scores (p<0.001). In addition, considering the GIC questionnaire, 81.69% (58/71) of the patients stated that they were satisfied with the treatment.
CONCLUSION: In conclusion, daily administration of tadalafil and sertraline provides an effective and reliable objective and subjective improvement in the management of patients with ED and accompanying PE.

8.
COVID-19 pandemisi nedeniyle karantina Türk kadınlarının cinsel yaşamını nasıl etkiledi? Kesitsel bir anket çalışması
How did lock-down due to COVID-19 pandemia effect sexual life of Turkish women? A cross sectional survey study
Adil Emrah Sonbahar, Özlem Geyik
doi: 10.24898/tandro.2023.68542  Sayfalar 11 - 17
AMAÇ: COVID-19 salgını sırasında üç ay boyunca uygulanan karantina sonrası kadınların cinsel davranışlarını değerlendirmek.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu gözlemsel çalışma, Temmuz-Ağustos 2020 arasında gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar, e-posta yoluyla ve ayrıca Twitter, LinkedIn, Instagram ve İnternet üzerinden WhatsApp sosyal medya platformları aracılığıyla bilgilendirilmiş gönüllü onam formu ve anket cevapladı. Katılımcıların demografik özellikleri kaydedildi. Katılımcıların pandemi sırasında çocuk sahibi olmak isteyip istemedikleri, kullandıkları doğum kontrol yöntemi ve sosyal kısıtlama sırasında cinsel ilişki (artış/azalma) sıklığı değerlendirildi ve Kadın Cinsel İşlev İndeksi (FSFI) ile cinsel işlev incelendi.
BULGULAR: Çalışmaya toplam 1055 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 30,2±4,3 yıl (20–45 yıl) idi. Çoğu evliydi (n=1037, %98,3). Pandemi döneminde çocuk sahibi olmak isteyenlerin oranı %26,6 (n=281) idi. Yarısından fazlası herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmadı (%52,3,n=552). En sık kontrasepsiyon yöntemi kondom kullanımıydı (n=370). Ortalama FSFI toplam skoru 23,79±7,81(2– 34,90) idi. İstatistiksel olarak cinsel işlev bozukluğu daha çok 30 yaş üstü (p=0,003), lise ve altı eğitim düzeyine sahip (p=0,004) ve pandemi döneminde cinsel ilişki sıklığının arttığını bildiren katılımcılar olarak bulundu (p<0,001).
SONUÇ: COVID-19 pandemisi sırasında kadınların cinsel ilişki sıklığının azaldığını ve cinsel işlevlerinin etkilendiğini gözlemledik. Bu etkinin yaşa, eğitim düzeyine, partnerle aynı evi paylaşmaya ve cinsel ilişki sıklığına bağlı olduğu belirlenmiştir.
OBJECTIVE: To evaluate the sexual behavior of women after the lockdown that was implemented for three months during the COVID-19 pandemic.
MATRERIAL and METHODS: This observational study was conducted between July-August 2020. Participants received an informed voluntary consent form and questionnaire via email, as well as via Twitter, LinkedIn, Instagram, and WhatsApp social media platforms on the Internet. Demographic characteristics of the participants were recorded. Whether the participants wanted to have a child during the pandemic, the birth control method they used, and the frequency of sexual intercourse (increase/decrease) during lock-in were evaluated, and sexual function was examined with the Female Sexual Function Index (FSFI).
RESULTS: A total of 1055 patients were included in the study. Patients’ mean age was 30.2±4.3 years (20–45 years). Most were married (n=1037, 98.3%). The percentage of those who wanted to have children during the pandemic was 26.6%(n=281). More than half did not use any contraceptive (52.3%, n=552). The most common method of contraception was condom use (n=370). The mean FSFI total score was 23.79±7.81(2–34.90). Statistically, sexual dysfunction was rather found to be the participants who were older than 30 years (p=0.003), who had high school and lower educational background (p=0.004), and those reporting that the frequency of sexual intercourse in the pandemic has decreased (p<0.001).
CONCLUSION: We observed a reduction in the frequency of sexual intercourse of women and their sexual function has been affected during the COVID-19 pandemic. This impact has been determined to depend on age, level of educational background, sharing the same house with the partner, and frequency of sexual intercourse.

9.
Gebelerin, cinsel yaşam ve cinselliğe karşı tutumlarının değerlendirilmesi
Evaluation of pregnant women’s attitudes towards sex life and sexuali
Esra Güney, Zeynep Bal
doi: 10.24898/tandro.2023.27167  Sayfalar 18 - 26
AMAÇ: Bu çalışma, gebelerin cinsel yaşam ve cinselliğe karşı tutumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kesitsel tipte tasarlanan araştırma, 30 Nisan– 30 Mayıs 2022 tarihleri arasında yürütüldü. Çalışmaya, 18 yaş ve üzeri, sağlıklı 298 gebe dâhil edildi. Veriler toplanırken Kişisel Bilgi Formu ve Gebelikte Cinselliğe Karşı Tutum Ölçeği (GCKTÖ) kullanıldı.
BULGULAR: Çalışmada gebelerin %50,7sinin (n=151) cinselliğe karşı olumlu tutum sergiledikleri ve GCKTÖ toplam ve alt boyutlarının toplam puan ortalamalarının sırasıyla, 112,36±14,21, 28,17±6,17, 38,13±6,66 ve 46,06±7,06 olduğu belirlendi. Ayrıca ≤29 yaş olan, ≥üniversite düzeyinde eğitime sahip olan, sağlık güvencesi olan, gelir durumu iyi ve evlilik süresi 15 yıl olan gebelerin GCKTÖ toplam puan ortalamasının daha yüksek olduğu belirlendi (p<0,05).
SONUÇ: Sağlık profesyonelleri tarafından prekonsepsiyonel dönemde ve prenatal bakım verilirken kadının, eksik veya yanlış bildiği konular açıkça dile getirilmeli, cinsellik hakkında eğitim ve danışmanlık verilmelidir.
OBJECTIVE: This study was conducted to evaluate the attitudes of pregnant women towards sexual life and sexuality.
MATRERIAL and METHODS: The cross-sectional study was conducted between 30 April and 30 May 2022. A total of 298 healthy pregnant women aged 18 years and older were included in the study. Personal Information Form and Attitude Scale toward Sexuality during Pregnancy (AStSdP) were used to collect data.
RESULTS: In the study, 50.7% (n=151) of the pregnant women exhibited a positive attitude towards sexuality, and the total mean scores of the total and sub-dimensions of AStSdP were 112.36±14.21, 28.17±6.17, 38.13±6, respectively..66 and 46.06±7.06. In addition, it was determined that the total mean score of AStSdP was higher in pregnant women who were ≤29 years old, had ≥ university-level education, had health insurance, had a good income, and had a marriage period of 1–5 years (p<0.05).
CONCLUSION: During the preconceptional period and while giving prenatal care by health professionals, the issues that women misunderstood or misunderstood should be clearly stated, and education and counselling should be provided about sexuality.

10.
Hidrosel ile ilgili youtube videoları hastalar için ne kadar kaliteli ve güvenilir?
How quality and reliable are youtube videos about hydrocele for patients?
Berk Yasin Ekenci, Hilmi Sarı
doi: 10.24898/tandro.2023.75010  Sayfalar 27 - 31
AMAÇ: Bu çalışmamızda amacımız hidrosel hastalığı ile ilgili YouTube’da bulunan Türkçe video içeriklerinin yeterliliği, kalitesi, güvenilebilirliğini değerlendirmektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Hidrosel hastalığı ile ilgili videoları bulabilmek adına 14 Şubat 2023 tarihinde YouTube arama bölümüne ‘Hidrosel’ terimi yazılarak aratıldı. Videoların güncel olması adına son beş yıl içindeki videolar çalışmaya dâhil edildi. Dışlama kriterleri sonrası saptanan ilk 50 video içeriği çalışmaya dâhil edildi. Çalışma verilerine dâhil edilen video kaliteleri ‘Global Quality Scale’ kullanılarak, video güvenirlilikleri ise modifiye edilmiş ‘DISCERN’ ölçekleri ile tanımlanmıştır.
BULGULAR: YouTube’da mevcut olan hidrosel ile alakalı toplam 50 video analiz edildi. Çalışmaya dahil edilen videoların toplam izlenme sayısı 384,290’dı. Elli videonun 48 (%96) tanesinde, hidrosel hastalığı ile ilgili bilgilendirme veya ameliyat yapan bir doktordu. Hidrosel hastalığı ile ilgili hazırlanan videoların ‘Global Quality Scale’ ortalaması 2,3±1,06 puan olarak ölçüldü. Hastalar için çok kullanışlı, tam ve net bilgi içeren, ‘Global Quality Scale’ puanı beş olan video saptanamadı (%0). Videoların modifiye DISCERN ölçeği puan ortalaması ise 2,06±0,95 idi. Hiçbir video verdiği bilgileri kaynaklara dayandırmadığından ve hastalar için ek bilgi kaynakları önermediğinden modifiye DISCERN ölçeği puanı beş olan video bulunamamıştır (%0).
SONUÇ: Sağlıkla ilgili bilgiler her geçen gün internet ortamında artmaktadır. Günümüz çağında hasta bilgi talepleri internet aracılığı ile anlık olarak karşılanabilmektedir. Doktorların ve ilgili derneklerin hastaların yanlış bilgilendirilmemesi ve yanlış yönlendirilmemesi adına bu durumun farkında olmaları gerekmektedir. Bu sebeple hastaların internet aracılığı ile doğru kaynaklara yönlendirilmesi adına doğru adımlar atılması önem arz etmektedir.
OBJECTIVE: In this study, our aim is to evaluate the adequacy, quality and reliability of the Turkish video contents found on YouTube about hydrocele disease.
MATRERIAL and METHODS: In order to find videos about hydrocele disease, the term ‘Hydrocele’ was written in the Youtube search section on February 14, 2023. Videos in the last five years to make videos up to date were included in the study. The first 50 video content determined after the exclusion criteria was included in the study. The video quality included in the study data is described by ‘Global Quality Scale’ and video reliability is defined by modified ‘DISCERN’ scales.
RESULTS: A total of 50 videos related to hydrocele on YouTube were analyzed. The total number of views included in the study was 384.290. In 48 (96%) of 50 videos, he was a doctor who had information or surgery on hydrocele disease. The average ‘Global Quality Scale’ of the videos prepared for hydrocele disease was measured as 2.3±1.06 points. For patients, very useful, full and clear information, ‘Global Quality Scale’ score of five videos could not be detected (0%). The average score of the modified DISCERN scale was 2.06±0.95. Since no video is based on the sources and did not propose additional sources of information for patients, the modified DISCERN scale score was not found (0%).
CONCLUSION: Health information about health is increasing day by day. In today’s age, patient information requests can be met instantly via the Internet. Doctors and related associations should be aware of this situation in order not to be misinformed and misleaded by patients. For this reason, it is important to take the right

DERLEME
11.
Prostat kanserinde minimal invaziv cerrahi tedavi sonrası erektil disfonksiyonun güncel literatür eşliğinde değerlendirilmesi
Evaluation of erectile dysfunction after minimally invasive surgical treatment in prostate cancer with current literature
Enis Mert Yorulmaz, Yigit Akın
doi: 10.24898/tandro.2023.62134  Sayfalar 32 - 33
Prostat kanseri erkeklerde en sık teşhis edilen kanserler arasında olup; gelişen tanı yöntemleri neticesinde prevalansı giderek artmaktadır. Gelişen tanı yöntemlerini takip eden yeni tedavi yöntemleri de mevcuttur. Prostat kanseri tedavisi sonrası en sık görülen komplikasyon erektil disfonksiyondur. Tanı yaşının düşmesi ile bu komplikasyon günümüzde daha fazla önem arz etmekte ve irdelenmektedir. Bu derlemede sizlere prostat kanserinde uygulanan minimal invaziv cerrahi tedavilerin erektil fonksiyona etkisini güncel literatür eşliğinde sunacağız.
Prostate cancer is among the most frequently diagnosed cancers in men; Its prevalence is increasing gradually as a result of developing diagnostic methods. There are also new treatment methods that follow the developing diagnostic methods. The most common complication after prostate cancer treatment is erectile dysfunction. With the decrease in the age of diagnosis, this complication is more important and is being discussed today. In this review, we will present the effect of minimally invasive surgical treatments applied in prostate cancer on erectile function in the light of current literature.

12.
Açık üretroplasti sonrası seksüel fonksiyon – etkileyen faktörler ve önlemler
Sexual function after urethroplasty – affecting factors and precautions
Emre Tokuç, Metin İshak Öztürk
doi: 10.24898/tandro.2023.14880  Sayfalar 34 - 39
Üretra cerrahilerinde başarı genelde üretranın açıklığı ve idrar akım hızının kuvveti ile değerlendirilmektedir. Ancak farklı bir perspektiften bakıldığında, üretroplasti sonrasında yaşanabilecek seksüel komplikasyonlar, hastaların hayat kalitesini ciddi oranda düşürebilir ve yapılan cerrahinin başarı algısını değiştirebilir. Üretra darlığı olan hastalara preoperatif bilgilendirmede bu konulardan da bahsedilmesi ve postoperatif olarak hastaların bu açıdan takip edilmesi önem arz etmektedir. Bu derlemede, üretroplasti operasyonu sonrası karşılaşılabilecek seksüel disfonksiyonlar, bunları etkileyen faktörler ve alınabilecek önlemlerden bahsedilmiştir.
Success in urethral surgeries is generally evaluated by the patency of the urethra and the strength of the urine flow rate. However, from a different perspective, sexual complications that may occur after urethroplasty can seriously reduce the quality of life of patients and change the perception of operative success. It is critical to address these concerns in preoperative counseling for patients with urethral stricture and to follow up with them postoperatively. In this review, the sexual dysfunctions that may be encountered after urethroplasty, the factors affecting them, and the precautions that can be taken are mentioned.

13.
Engelli kadınlarda üreme sağlığını etkileyen etmenler, üreme sağlığı sorunları ve hemşirenin rolü
Factors affecting reproductive health in women with disabilities, reproductive health problems and the role of the nurse
Esra Güler, Nülüfer Erbil
doi: 10.24898/tandro.2023.32848  Sayfalar 40 - 48
Dünya nüfusunun yaklaşık %15’i fiziksel, duyusal, entelektüel veya zihinsel bir engel ile yaşamaktadır ve bu engelli bireylerin %80’i düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunmaktadır. Engelli kadınlar, dünya çapında herkesin hakkı olan cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarıyla ilgili bilgiye ve hizmetlere erişme ve bunları kullanma konusunda en fazla zorluk yaşayan gruptur. Engelli kadınların büyük çoğunluğu cinsel ve üreme sağlığı hususunda söz sahibi olamamakta, cinsiyetsiz olarak kabul edilmekte ve üreme hakları yokmuş gibi değerlendirilmekte ve engellerle karşılaşmaktadır. İnsanların engelliliğe ilişkin algıları erişilemeyen sağlık hizmetleri tesisleri ve ekipmanları, ayrımcılık, tesislere erişimde ulaşım engelleri, ekonomik yetersizlik, personelden olumsuz muamele görme, bakımları için hane içinde eşit olmayan zaman ve para tahsisi gibi unsurlar kadının sağlık hizmetini aramasını, kullanımını ve erişimini engeller. Engelli kadınların üreme sağlığı hizmetlerine erişiminde karşılaştıkları engeller sağlık sistemiyle ilgili ulusal engeller ile psikolojik, davranışsal, toplumsal, fiziksel, ekonomik ve eğitimle ilgili bireysel engeller olarak gruplandırılabilir. Engelli kadınların üreme sağlığı sorunlarında eğitim alma ve bakıma yönelik sorunlar, menstrual siklus ve hijyen davranışları, cinsel yaşam, jinekolojik muayene, aile planlaması, ebeveynlik ve doğurganlık, cinsel yolla bulaşıcı enfeksiyonlar gibi konulara dikkat çekilmektedir. Sağlık personelleri arasında hemşireler engelli kadınların üreme sağlığı sorunlarının çözümünde anahtar bir noktadadırlar. Bunun için engelli kadınlara bakım verirken önyargıdan uzak, engelli bireylerin ihtiyaçları dâhilinde etik ve holistik bakım verilmelidir. Bu derlemede, engelli kadınların hangi alanlarda sorun yaşadığını, bunları etkileyen faktörleri ve bu sorunlara yönelik geliştirilen hemşirelik yaklaşımlarına rehber oluşturmak amaçlanmıştır.
Approximately15% of the world’s population lives with a physical, sensory, intellectual or mental disability, and 80% of these disabled individuals are in low– and middle-income countries. Women with disabilities are the group with the greatest difficulty in accessing and using information and services related to their sexual and reproductive health rights, which are the right of everyone around the world. The vast majority of women with disabilities do not have a say in sexual and reproductive health, they are accepted as genderless, they are evaluated as if they do not have reproductive rights, and they face obstacles. Factors such as people’s perceptions of disability, inaccessible health care facilities and equipment, discrimination, transportation barriers to accessing facilities, economic inadequacy, negative treatment from staff, unequal allocation of time and money within the household for their care prevent women from seeking, using and accessing health care. The barriers faced by women with disabilities in accessing reproductive health services can be grouped as national barriers related to the health system and individual barriers related to psychological, behavioral, social, physical, economic and education. Attention is drawn to issues such as education and care in reproductive health problems of disabled women, menstrual cycle and hygiene behaviors, sexual life, gynecological examination, family planning, parenting and fertility, sexually contagious infections. Among the health personnel, nurses are at a key point in solving the reproductive health problems of women with disabilities. For this reason, while giving care to disabled women, they should provide ethical and holistic care within the needs of disabled people, away from prejudice. In this review, it is aimed to guide in which areas women with disabilities have problems, the factors affecting them, and the nursing approaches developed for these problems.

14.
COVID-19 pandemisi ve COVID-19 aşısının menstrüel siklusa etkisi
Effect of COVID-19 pandemic and COVID-19 vaccine on menstrual cycle
Fatma Yıldırım, Hüsne Yücesoy, Nuriye Büyükkayacı Duman
doi: 10.24898/tandro.2023.58826  Sayfalar 49 - 52
Menstrüel siklus düzensizlikleri, menstrüel siklustaki sıklık, düzenlilik, süre veya yoğunluk açısından değişiklikleri ve ayrıca ara kanamayı içerir. Düzensiz menstrüel siklusun küresel prevalansı üreme yıllarında %5 ile %34 arasında değişmekte ve bununla ilgili sorunlar jinekoloğa en sık başvuru nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Covid-19 pandemi sürecinde ve covid-19 aşılarından sonra kadınlarda menstrüel düzensizliklerin arttığı ve ped sayılarının azaldığı belirtilmiştir. Eğer bu değişikliklerin aşı ile ilgili bir bağlantısı varsa, bunun belirli bir aşı bileşeninden ziyade aşıya karşı bağışıklık tepkisinin bir sonucu olabileceği düşünülmektedir. Aşılamadan sonra menstrüel siklusta bildirilen değişiklikler kısa ömürlü olsa da, bu olası advers reaksiyona ilişkin sağlam araştırmalar, aşılama programının genel başarısı için kritik olmaya devam etmektedir. Covid-19 sosyal hayatı etkilerken kadınlar özellikle cinsel aktif dönemde hormonal dengesizliklere yol açmaktadır. Bunun sonucunda da menstrüel siklus düzensizlikleri, kullanılan ped sayısının azalması ile sonuçlanmasına ve gelecek kuşakları tehdit edecek nüfus sayısında düşmelere neden olacak sonuçlara yol açabilir. Bu çalışmanın amacı pandemi sürecinin başlangıcı olan Aralık 2019–2022 yılları arasında Covid-19 pandemisi ve Covid-19 aşısı olarak geliştirilen mRNA aşısı ve adenovirüs vektörlü aşılarının hormonal bozukluklara ve menstrüel siklus düzensizliklerine etkilisinin araştırılması amaçlanmıştır. Literatürler PUBmed, Web of Science, Google Akademik’ten “Covid-19 pandemisi, Covid-19 aşısı, menstruasyon, menstrüel siklus düzensizliği” anahtar kelimeleri kullanılarak kaynaklara ulaşılmış ve 14400 kaynak tanımlanmıştır. Retrospektif olan çalışmalar ve olgu sunumu olan çalışmalar dışlanarak sayı 30’a düşmüş, geriye kalanlar taranarak uygun olan bilimsel yayınlardan 20 sayı çalışmaya dahil edilmiştir.
Menstrual cycle irregularities include changes in menstrual cycle frequency, regularity, duration or intensity, as well as breakthrough bleeding. The global prevalence of irregular menstrual cycle ranges from 5% to 34% during reproductive years, and related problems constitute one of the most common reasons for referral to a gynecologist. It has been stated that during the Covid-19 pandemic and after the covid-19 vaccines, menstrual irregularities increased and the number of pads decreased in women. If these changes are related to the vaccine, it is thought that it may be a result of the immune response to the vaccine rather than a specific vaccine component. While reported changes in menstrual cycle after vaccination are short-lived, robust research on this potential adverse reaction remains critical to the overall success of the vaccination program. While Covid-19 affects social life, women cause hormonal imbalances, especially during the sexually active period. As a result, menstrual cycle irregularities may result in a decrease in the number of pads used and result in a decrease in the number of population that will threaten future generations. The aim of this study was to investigate the effects of mRNA vaccine and adenovirus vectored vaccines developed as Covid-19 pandemic and Covid-19 vaccine between December 2019–2022, the beginning of the pandemic process, on hormonal disorders and menstrual cycle irregularities. Resources were accessed from the literatures PUBmed, Web of Science, Google Academic using the keywords “Covid-19 pandemic, Covid-19 vaccine, menstruation, menstrual cycle irregularity” and 14400 references were identified. The number of retrospective studies and case reports were excluded, and the number decreased to 30, and 20 of the appropriate scientific publications were included in the study by scanning the rest.

15.
Penis büyütme tedavisinde güncel yaklaşımlar
Current approaches to penis enlargement treatment
Yaşar Başağa, Zülfü Sertkaya
doi: 10.24898/tandro.2023.32704  Sayfalar 53 - 58
Penis boyutu, genetik, beslenme, hormonlar ve çevresel faktörlerle şekillenmektedir. Çiftler arasında birçok etkeni içeren etkileşimin bir öğesi olarak geçmişten günümüze kadar tartışma konusu olmuş ve cinsel tatmin ile yakından ilişkilendirilmiştir. Büyük bir penise sahip olmak daha iyi bir cinsel yaşam ile bağdaştırılarak erkeklerin özgüven seviyesini etkilemiştir. Sadece erkeklerin değil aynı zamanda kadınların da algısını etkileyebilen bu yaklaşımlar ve bir takım tıbbi durumlar nedeniyle penis büyütme alanında çeşitli tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu derlemede invazif ve invazif olmayan teknikler özetlenmiştir.
Penis size is shaped by genetics, nutrition, hormones, and environmental factors. As an element of interaction between couples involving many factors, it has been the subject of discussion from the past to the present and has been closely associated with sexual satisfaction. Having a larger penis has been associated with a better sex life, affecting men’s self-confidence. Various treatment methods have been developed in the field of penis enlargement due to these approaches which can affect the perception of not only men but also women and some medical conditions. Invasive and non-invasive techniques are summarized in this review.

OLGU SUNUMU
16.
Komplet üretra rüptürüyle birlikte olan penil fraktür
Penile fracture with complete urethral rupture
Osman Çağatay Çiftçi, Ercan Ogreden, Doğan Sabri Tok, Mehmet Karadayı, Ural Oğuz, Erhan Demirelli
doi: 10.24898/tandro.2023.05925  Sayfalar 59 - 62
AMAÇ: Penil fraktür, erekte penisin zorlanarak bükülüp kıvrılmasıyla korpus kavernozumun rüptüre olması sonucu gelişen ve acil cerrahi gerektiren bir travmadır. Olguların %1–40’ında penil fraktüre üretral travma da eşlik eder. Bu çalışmada komplet üretra rüptürüyle birlikte olan penil fraktür olgusını sunmayı amaçladık. OLGU SUNUMU: 51 yaşında erkek hasta koitus esnasında kırılma sesi sonrası ani gelişen ani ereksiyon kaybı, penis şaftında morarma ve ağrı şikâyeti ile acil servise başvurdu. Fizik muayenede penis şaftında sınırlı ekimoz, şişlik ve eksternal üretral meada hemoraji görüldü. Üretroraji olmasından dolayı hastaya üretrografi çekildi. Üretrografide orta üretradan kontrast ekstravazasyonu olduğu izlendi. Hasta erken dönemde opere edildi. Midpenil bölgede her iki korpus kavernozumda yaklaşık 1’er cm boyutunda rüptür ile birlikte üretrada da komplet rüptür olduğu görüldü. Kavernozal rüptürler ve uretral rüptür onarıldı. Postop 6. ay kontrolünde hastanın erektil disfonksiyon ve işeme ile ilgili semptomu yoktu.
SONUÇ: Koitus sırasında duyulan “çıtırtı sesi”, şiddetli ağrı ve penil detümesans penil fraktürün tipik klinik bulgulardır. Meada kanama, hematüri ve işemede zorlanma semptomları da varsa beraberinde üretral travma akla getirilmelidir. Bu hastalarda operasyon esnasında üretral onarım yapılması da gerekmektedir.
OBJECTIVES: Penile fracture is a trauma that develops as a result of the rupture of the corpus cavernosum by forcing the erect penis to bend and twist and requires emergency surgery. Urethral trauma accompanies penile fracture in 1–40% of cases. In this study, we aimed to present a case of penile fracture with complete urethral rupture.
CASE REPORT: A 51-year-old male patient presented to the emergency service with the complaints of sudden loss of erection, bruising and pain in the penile shaft after a cracking sound during coitus. Physical examination revealed limited ecchymosis and swelling in the penile shaft and hemorrhage in the external urethral meatus. Urethrography was performed on the patient due to urethrography. On urethrography, it was observed that there was contrast extravasation from the middle urethra. The patient was operated in the early period. In the midpenile region, it was observed that there were ruptures of approximately 1 cm in both corpus cavernosum and complete rupture in the urethra. Cavernosal ruptures and urethral rupture were repaired. At the postoperative 6th month follow-up, the patient had no erectile dysfunction and voiding symptoms.
CONCLUSIONS: The “crackling sound” heard during coitus, severe pain and penile detumescence are typical clinical findings of penile fracture. If there are symptoms of bleeding in the meatus, hematuria and difficulty in voiding, urethral trauma should be considered. In these patients, urethral repair is also required during the operation.

ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ
17.
Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi
Publications and Congress Calendar of Andrology

Sayfalar 63 - 66
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale