Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.
1. | Kapak Cover Sayfa I |
2. | Danışma Kurulu Reviewers Sayfa II |
3. | Başkan' dan From The President Sayfa III Dergimizin 2018-2019 akademik dönemindeki bu sayısında; güncel Androloji literatürü eşliğinde meslektaşlarımızın emeği ile hazırlanmış yazıları sizlere sunmaktan memnunluk duymaktayız. Daha önceki sayımızda paylaştığımız gibi; Ulusal Androloji kongresi; 18-21 Nisan 2019 tarihlerinde; Sarıgerme’de gerçekleştirilecektir. Kongrenin bilimsel programı hazırlanmış olup; ‘Mümkün olan en üst düzeyde’ liyakate dayalı kıstaslara uygun davranılmaya özen gösterilmiştir. Özellikle ulusal ve uluslararası konusunda uzman meslektaşlarımızın hepimize çok verimli bir kongre yaşatacaklarına yürekten inanıyoruz. Kongremizde her yıl olduğu gibi bu yıl da genç meslektaşlarımızın kongre katılımını sağlamak amacı ile; gerekli maddi desteğin imkanlar ölçüsünde gerçekleştirilmesine çalışılmıştır. Tüm meslektaşlarımıza sağlıklı günler dilerken, Ulusal Androloji Kongresi’nde beraber olmayı umut ediyoruz… Saygılarımla, Prof. Dr. Mustafa Faruk USTA Türk Androloji Derneği Başkan |
4. | Editör'den From the Editor Sayfa IV Değerli Meslektaşlarım, Androloji Bülteni’nin 2019 yılındaki ilk sayısı ile sizlere yeniden merhaba diyoruz. Bu sayının araştırma makaleleri bölümünde infertil erkeklerde seminal parametreler ile inflamasyon belirteçleri ve serum vitamin D düzeyleri arasında ilişki Küçükdurmaz ve ark. tarafından ele alınırken, subklinik varikoselin semen parametrelerine etkisi Keskin ve ark. tarafından irdeleniyor. Yine bu bölümde son yıllarda ön plana çıkan HoLEP tekniklerinin antegrad ejakülasyon açısından karşılaştırmalı analizi Tokatlı tarafından dikkatinize sunulmakta. Derleme makaleler bölümünde sperm dondurmadaki güncel gelişmeler Erdemir tarafından ele alınırken, sperm motilite bozuklukları güncel literatür eşliğinde Başar ve ark. tarafından özetleniyor. Bu bölümde son olarak Bisfenol A ve erkek üreme sağlığı arasındaki ilişki Gündoğdu ve Akdeveli tarafından irdeleniyor. Saygılarımla, Doç. Dr. Ahmet GÖKÇE Editör |
5. | İçindekiler Contents Sayfa V ARAŞTIRMA YAZILARI | ORIGINAL ARTICLES 1 İnfertil erkeklerde seminal parametreler ile inflamasyon belirteçleri (Nötrofil-lenfosit, platelet-lenfosit ve monosit-eozinofil oranları) ve serum vitamin D düzeyleri arasında ilişki yoktur Seminal parameters are not related to inflammatory markers (Neutrophil-to-lymphocyte, platelet-to-lymphocyte and monocyte-to-eosinophil ratios) and plasma vitamin D levels in infertile men Faruk Küçükdurmaz, Neslihan Temiz Doğan, Caner Ölmez, Bekir Türkay Demir, Enes Bilecan, Sefa Resim 6 Subklinik varikoselin semen parametrelerine etkisinin araştırılması Investigation of the effects of subclinical varicocele on semen parameters Mehmet Zeynel Keskin, Erdem Kısa 10 HoLEP teknikleri antegrad ejakülasyonu koruyabilir mi? Trilober ve bilober tekniklerin karşılaştırmalı analizi Can HoLEP technique preserve antegrade ejaculation? Comperative analyses trilober and bilober technique. Nida Zafer Tokatlı DERLEME | REVIEW 14 Sperm dondurma: Güncel gelişmeler Sperm cryopreservation: Current developments Fikret Erdemir 22 Sperm motilite bozukluklarına güncel yaklaşım Current approach to sperm motility problems Murad Mehmet Başar, Emre Soysal 32 Bisfenol A ve erkek üreme sağlığı Bisphenol A and male reproductive health Tuğba Gündoğdu, Yasemin Akdevelioğlu 41 TÜRKİYE’DEKİ ANDROLOJİ YAYINLARI | ANDROLOGY PUBLICATIONS IN TURKEY 44 KONGRE TAKVİMİ | CONGRESS CALENDAR |
KLINIK ARAŞTIRMA MAKALESI | |
6. | İnfertil erkeklerde seminal Parametreler ile inflamasyon belirteçleri (Nötrofil-Lenfosit, Platelet-Lenfosit ve Monosit-Eozinofil Oranları) ve serum Vitamin D düzeyleri arasında ilişki yoktur Seminal Parameters are not related to inflammatory markers (Neutrophil-to-Lymphocyte, Platelet-to-Lymphocyte and monocyte- to eosinophil ratios) and plasma vitamin D levels in infertile men Faruk Küçükdurmaz, neslihan temiz doğan, CANER ÖLMEZ, Bekir Türkay Demir, ENES BAKİ BİLECAN, Sefa Resimdoi: 10.24898/tandro.2019.26818 Sayfalar 1 - 5 AMAÇ: Çeşitli hematolojik parametreler konak ile ilişkili sistemik inflamatuar yanıtı temel alan yararlı prognostik belirteçler olarak araştırılmaktadır. Bu parametreler, çeşitli kanser tipleri ve inflamatuar hastalıklar dahil olmak üzere birçok durumda hastaların prognozunu tahmin etmek için kullanılsa da; erkek infertilitesindeki prognostik etkinlikleri hakkında çok az şey bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, normozoospermik ve anormal sperm parametrelerine sahip infertil erkeklerde inflamatuar belirteçler olan nötrofil-lenfosit oranı (NLR), trombosit-lenfosit oranı (PLR) ve monosit-eosinofil (MER) oranı ile semen parametreleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Ayrıca, D vitamini düzeyleri ile seminal parametreler arasındaki korelasyon da araştırılmıştır. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu kesitsel çalışmaya, androloji polikliniğine infertilite ile başvuran ve anormal sperm analizi olan 126 hasta ile normozoospermik 79 erkek dahil edildi. Tam kan sayımı yapılarak sonuçlar kaydedildi ve NLR, PLR ve MER hematolojik parametrelerden hesaplandı. Katılımcıların D vitamini seviyeleri de not edildi. BULGULAR: NLR, normozoospermik grupta 1.80 ± 0.65, anormal semen analiz grubunda 1.82 ± 0.66; PLR normozoospermik grupta 104.28 ± 30.55, anormal semen analiz grubunda 106.73 ± 35.01; MER. normozoospermik erkeklerde 2,99 ± 1,74, anormal semen analiz grubunda 7.24 ± 16.57 olarak hesaplanmıştır. Normozoospermik ve anormal semen analiz grubu arasında NLR (p = 0,911), PLR (p = 0.746) veya MER (0.166) arasında anlamlı fark bulunmadı. iki grup arasında D vitamini seviyeleri açısından anlamlı farklılık saptanmadı (37.62 ± 1.91'e karşı 38.43 ± 2.51, p: 0.103). Ayrıca NLR, PLR veya MER ile seminal parametreler arasında korelasyon bulunmadı (p > 0.05). SONUÇ: Bizim sonuçlarımıza göre, anormal sperm parametrelerini veya erkek infertilitesini taramak için NLR, PLR veya MER'yi belirteç olarak kullanmanın önerilmesi mümkün gözükmemektedir. |
7. | Subklinik varikoselin semen parametrelerine etkisinin araştırılması Investigation of the effects of subclinical varicocele on semen parameters Mehmet Zeynel Keskin, Erdem Kisadoi: 10.24898/tandro.2019.13471 Sayfalar 6 - 9 AMAÇ: Erkek infertilitesinin düzeltilebilir en sık nedeni, pampiniform pleksus venlerinin dilatasyonu olarak tanımlanan varikoseldir. Subklinik Varikosel fizik muayenede palpe edilemeyen fakat görüntüleme yöntemleriyle tespit edilebilen varikosel olgularıdır. Biz bu çalışmamızda, subklinik varikoseli olan hastaların semen parametrelerini, klinik varikosele sahip ve varikoseli olmayan bireylerin semen parametreleri ile karşılaştırarak, subklinik varikoselin semen parametreleri üzerine olan etkilerini araştırdık. GEREÇ ve YÖNTEMLER: 2014 Temmuz-2018 Ocak arasında, infertilite nedeniyle polikliniğimize başvuran, 18-37 yaş aralığında, 294 hastanın kayıtları retrospektif değerlendirildi. FM ile varikosel saptanan hastalar grup 1, FM’de varikosel saptanmayan, sadece SRDUSG sırasında valsalva manevrası yardımıyla bir venin çapının maksimal > 3mm olan SV hastaları grup 2, FM ve SRDUSG ile varikoseli olmayan hastalar ise grup 3 olarak tanımlandı. Her üç grubun yaş, semen hacim, konsantasyon, total motilite, progresif motilite, kruger parametreleri, birbiri ile istatistiksel olarak karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz için Mann-Whitney U testi kullanıldı ve p < 0.05 değeri anlamlı kabul edildi. BULGULAR: Gruplar arasında sadece grup 1 (klinik varikosel) ile grup 3 (kontrol) arasında semen parametrelerinde istatistiksel farklılıklar saptandı. Sperm konsantrasyon (35.9±29.2 x106/mL ve 46.2±33.9 x106/mL) ve morfolojisi (%2.6±1.6 ve %3.1±1.6 ) grup 1 de istatistiksel olarak daha düşük saptandı (sırasıyla, p=0.025, p=0.031). SONUÇ: Araştırmacılar varikoselin semen parametreleri üzerine olumsuz etkisini açıklayan birkaç patofizyolojik mekanizmalar ortaya koymuştur. Bunlardan en çok kabul gören skrotal ısı artışı ile andorojen sentezinde azalma olduğu mekanizmasıdır. Ancak subklinik varikoselin semen parametreleri üzerindeki etkisi klinik varikoselin semen parametrelerine üzerine olan etkisi kadar olup olmadığı tartışmalıdır. Bizim çalışmamızdaki hasta gruplarında, klinik varikoselli bireylerin semen parametreleri, varikoseli olmayan bireylerin semen parametrelerinden istatistiksel olarak daha düşük saptanmıştır. Subklinik varikoselli hastaların semen parametreleri, klinik varikosel ve varikoseli olmayan hastaların semen parametreleri ile karşılaştırıldığında ise istatistiksel fark saptanmamıştır. |
8. | HoLEP teknikleri antegrad ejakülasyonu koruyabilir mi? Trilober ve bilober tekniklerin karşılaştırmalı analizi Can HoLEP technique preserve antegrade ejaculation? Comperative analyses trilober and bilober technique Nida Zafer Tokatlıdoi: 10.24898/tandro.2019.13008 Sayfalar 10 - 13 AMAÇ: Benign prostat hiperplazisi (BPH) ‘ne bağlı alt üriner sistem semptomlarının cerrahi tedavisinde prostatın holmiyum lazer ile enükleasyonu (HoLEP), özellikle orta-büyük hacimli prostatlar için açık cerrahiye iyi bir minimal invaziv tedavi alternatifi olarak tüm dünyada giderek daha yaygın olarak uygulanmaktadır. Bizde bu çalışmamızda HoLEP cerrahisi sırasında “ ejakülatuar tepe= ejakülatuar hood” (EH) koruyucu trilober enükleasyon tekniği ile EH korunmayan bilober enükleasyon tekniğini RE oranları açısından karşılaştırdık. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Çalışmaya HoLEP yapılan ve operasyon öncesi ereksiyon /ejakülasyon problemi tariflemeyen 48 hasta dahil edildi. Hastalar; EH koruyucu trilober teknikle (Grup 1) ve EH korunmayan bilober teknikle (Grup 2) opere edilen 24’er hastalık 2 gruba ayrıldı ve HoLEP sonrası en az 3. ayını doldurmuş hastalara antegrade ejakülasyonun devam edip etmediği soruldu. BULGULAR: Çalışmaya alınan toplam 48 hastanın yaş ortalaması 64.7 (51-78) idi. Pre-op prostat hacmi ort. 110.5 cc (44-193 cc) ve PSA değerleri ise ort. 3.75 ng/ml (1.6-8.2 ng/ml ) bulundu. Her iki gruptaki hastalar arasında pre-op ve per-op parametreler açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edilmedi. EH koruyucu trilober teknikle opere edilen gruptaki (grup 1) 24 hastanın 6’sında (%25), bilober enükleasyon grubunda ise (grup 2) 24 hastanın 4’ünde (%16.6) antegrade ejakülasyonun devam ettiği ancak gruplar arasında istatistiksel anlamlı bir fark olmadığı tespit edildi. (p=0.5) SONUÇ: HoLEP cerrahisi sırasında prostatik adenomun özellikle apikal bölgede komplet çıkarılması sonucu oluşan geniş apikal açıklık ve prostatik kavite nedeniyle tek başına ejakülatuar hoodun korunmasının antegrade ejakülasyonu korumada yetersiz kalmaktadır. Sonuç olarak BPH cerrahisinde minimal invaziv bir yaklaşım olarak HoLEP giderek daha yaygın şekilde uygulansa da; antegrade ejakülasyonun korunması açısından HoLEP tekniğinde yapılacak modifikasyonların çok başarılı olmadığı düşünülmektedir. |
DERLEME | |
9. | Sperm dondurma: Güncel gelişmeler Sperm cryopreservation: Current developments Fikret Erdemirdoi: 10.24898/tandro.2019.64597 Sayfalar 14 - 21 Sperm dondurma spermlerin soğutularak -196 derecede likit nitrojende saklanmasını içermektedir. Bu teknik 1960’lardan beri çiftlerin infertilitesini tedavi etmek için kullanılmaktadır. Kanser sperm dondurulmasında temel endikasyondur. Ancak yakın zamanlarda sperm dondurma için kullanılan klinik endikasyonların alanı oldukça genişlemiştir. Buna göre sperm dondurma retrograd ejakülasyon, şiddetli oligoospermi, metabolik hastalıklar, spinal kord hasarı ve kraniyal tümörler gibi olgularda kullanılmaktadır. Bu süreç soğutma, dondurma ve ısıtma basamaklarını içermektedir. Sperm dondurma membran lipid yapısı, akrozom içeriği, sperm motilitesi, sperm canlılığı ve sperm DNA’sı üzerine negatif olarak etki edebilmektedir. Bu olumsuz etkileri önlemek için pek çok kriyoprotektan ajan kullanılmıştır. Genelde sperm dondurma sonrası gebelik oranları %12 ile %35.2 arasında değişmektedir. Bu derlemede sperm dondurma alanındaki son gelişmeler değerlendirilmiştir. |
10. | Sperm motilite bozukluklarına güncel yaklaşım Current approach to sperm motility problems Mehmet Murad Basar, Emre Soysaldoi: 10.24898/tandro.2019.70883 Sayfalar 22 - 31 Motilite bozuklukları doğal yolla gebeliğe ulaşma önündeki en önemli engel olduğu gibi yardımcı üreme yöntemlerinde başarı sonuçları üzerine etkili en önemli sperm parametresidir. Ejakülatta motil ve canlı spermatozoa elde edilerek yapılan işlemlerde başarı şansının daha yüksek olduğunun ortaya konulması sağlıklı ve canlı bir sperm elde etme çalışmalarının en önemli nedenidir. Yardımcı üreme yöntemlerinde 25 yılı aşkın süredir uygulanan yöntemlere rağmen sağlıklı canlı ve hareketli sperm eldesine yönelik arayışlar halen daha devam etmektedir. |
11. | Bisfenol A ve erkek üreme sağlığı Bisphenol A and male reproductive health Tuğba Gündoğdu, Yasemin Akdevelioğludoi: 10.24898/tandro.2019.26122 Sayfalar 32 - 40 Bisfenol A (BPA) epoksi reçine yapımında ve polimer olmayan plastiklerde katkı maddesi olarak kullanılan endokrin sistem üzerine olumsuz etkileri olan bir kimyasaldır. BPA’nın dünya genelinde üretimi zaman içinde artış göstermiştir. İnsanlar genelde yiyecek ve içeceklerin kontaminasyonu ile BPA’ya maruz kalmaktadır. Östrojen ve androjen reseptörlerin işlevini ve ekspresyonunu modüle edebilen BPA hem östrojenik hem de anti-androjenik etkilere sahiptir. Bu etkilerinden dolayı erkek üreme sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Farelerin gestasyon veya yetişkinlik dönemlerinde yapılan çalışmalarda önerilen günlük alım düzeyindeki BPA miktarı ya da çevresel BPA maruziyetine eş değer verilen BPA dozları farelerde erkek üreme sağlığını olumsuz etkilemiştir. Mevcut çalışmalarda, farelerde sperm sayısında ve rezervinde, spermin epididimden geçiş süresinde ve testesteron hormon seviyesinde azalmalar gözlenmiştir. Fare çalışmaları BPA’ya özellikle utero dönemindeki maruziyetin daha büyük ve kalıcı etkilere neden olabileceğini rapor etmiştir. Nükleer morfolojideki değişikliklerin ve DNA metilasyonu gibi epigenetik mekanizmaların BPA gibi çevresel kontaminantlara yanıt olarak üreme sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilecek potansiyel mekanizmalar olabileceği düşünülmektedir. BPA ve erkek üreme sağlığı ilişkisini inceleyen insan çalışmaları ise genelde epidemiyolojik çalışmalardır ve bazı çalışmalarda idrar BPA düzeyleri anormal semen parametreleri ile ilişkilendirilmiştir. Çalışmalarda BPA’nın steroid hormonlar üzerine etki gösterdiği de bulunmuştur. Ancak, çalışmalar bu konuda tutarsız sonuçlar vermektedir. Sonuç olarak, endokrin sistem üzerine olumsuz etkileri ile BPA çok düşük dozlarda bile erkek üreme sağlığı üzerinde ciddi düzeyde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. İnsan çalışmaları genellikle BPA’nın yetişkin dönemindeki erkek maruziyetini ölçmüştür ve BPA’nın etkilerine daha duyarlı olabilecek erken yaşam dönemlerini kapsayan (örn., prenatal veya peripubertal dönemler gibi) çalışmalar yetersiz sayıdadır. |
12. | Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi Publications and Congress Calendar of Andrology Sayfa E1 Makale Özeti | |