Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.
AMAÇ: Epididimal obstrüksiyon nedeniyle azoospermi gelişen olgularda, ejakülasyonda sperm elde etmek amacıyla modifiye 2-sütür ile iç içe geçme tekniği kullanarak yaptığımız uç-yan vazoepididimostominin sonuçlarını sunmak.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Nisan 2015 ve Temmuz 2018 tarihleri arasında, epididimal obstrüksiyona bağlı azoospermi tanısıyla mikrocerrahi vazoepididimostomi (MVE) yaptığımız altı infertil hastanın verilerini değerlendirdik. Hastaların altı hafta arayla yapılan iki sperm analizinde semen volümünün ve pH’sının normal olduğu ve azoospermi bulunduğu teyit edildi. Fizik muayenede testislerden en azından birisi normal volümde, vaz deferensin intakt ve palpasyonda epididimin ise dolgundu. Plazma FSH düzeyi normal sınırlardaydı. Genel anestezi altında, cerrahi mikroskop kullanılarak iki adet çift iğneli 10/0 prolen sütür yardımıyla modifiye iç içe geçme tekniği kullanılarak epididim ile vaz deferens uç-yan anostomoz edildi. İşlem sadece tek taraflı olarak yapıldı ve cerrahi sonrası 1., 3. ve 6. aylardaki sperm parametreleri değerlendirildi. Ejakülatta sperm varlığı anostomoz başarısı olarak kabul edildi.
BULGULAR: Hastaların yaş ortalaması 29 (23–44) olup üçünde (%50) epididimal obstrüksiyon geçirilmiş enfeksiyona bağlı iken, bir (%17) hastada çocukluk çağında bilateral hidroselektomi öyküsü vardı. İki (%33) hastada ise etiyoloji tespit edilemedi. Opere edilen toplam altı olgunun üçünde (%50) ejakülatta motil sperm çıkışı sağlandı. Cerrahiyi takiben iki olguda 3. ayda, bir olguda ise 6. aydaki kontrollerinde sperm çıkışı olduğu tespit edildi. Ejakülatta çıkan total sperm sayısı ortalama 2×106 (1–3,4×106) olup, ortalama motilite %30 (%10–%40) olarak bulundu. Ejakülatta sperm çıkan olgulardan ikisinde etiyoloji enfeksiyona bağlı iken, birinde idiyopatik idi.
SONUÇ: Epididimal obstrüksiyona sekonder azoospermisi bulunan infertil erkeklerde transvers pozisyonda çift iğneli 2 adet sütür yerleştirilerek iç içe geçme tekniği ile yapılan vazoepididimostomi; teknik kolaylığı, anastomoz sağlamlığı ve erken dönemde sperm çıkışı sağlaması bakımından güvenilir ve etkili bir teknik olarak görülmüştür. Ancak daha kesin kanıya varmak için daha geniş serilerde ve diğer tekniklerle karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç olduğu kanısındayız.
OBJECTIVE: To present the results of end-to-side vasoepididymostomy performed with tubular invagination technique by placing 2 doubleneedle sutures to obtain sperm in ejaculation in cases with azoospermia due to epididymal obstruction.
MATRERIAL and METHODS: We evaluated the data of 6 infertile patients who underwent microsurgical vasoepididymostomy (MVE) with the diagnosis of azoospermia due to epididymal obstruction between April 2015 and July 2018. It was confirmed that the semen volume and pH were normal and azoospermia was found in the two sperm analysis performed six weeks apart. Under general anesthesia, an end-to-side anostomosis of the epididymis and the vas deferens was performed using a modified tubular invagination technique using 2 double-needle 10/0 prolene sutures using a surgical microscope. The sperm parameters at 1, 3 and 6 months after surgery were evaluated. The presence of sperm in the ejaculate was considered an anostomosis success.
RESULTS: The mean age of the patients was 29 (23–44). Motile sperm were obtained in the ejaculate in 3 (50%) of 6 patients who underwent MVE. Sperm were obtained in 3 months postoperatively in 2 patients and in 6 months postoperatively in one patient. The mean total sperm count obtained from the ejaculate 2×106 (1–3.4×106), and the mean motility was found to be 30% (10%–40%). While the etiology was related to infection in two of the cases where sperm was obtained from the ejaculate, one was idiopathic.
CONCLUSION: Vasoepididymostomy performed with tubular invagination technique by placing 2 double-needle sutures in transverse position in infertile men with azoospermia secondary to epididymal obstruction; It has been seen as a safety and effective technique in terms of technical ease, anastomosis stability and providing sperm retrieval in the early period. However, we think that studies in larger series and comparative studies with other techniques are needed to reach a more definite conclusion.