e-ISSN 2587-2524
Cilt : 26 Sayı : 1 Yıl :

Dizinler

Bu derginin içeriği Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı kapsamında lisanslanmıştır.

Androloji Bülteni - : 26 (1)
Cilt: 26  Sayı: 1 - 2024
1. 
Kapak
Cover

Sayfa I

2. 
Danışma Kurulu
Reviewers

Sayfalar II - III

3. 
Başkan'dan
From the President

Sayfa IV

4. 
Editör'den
From the Editor

Sayfa V

5. 
İçindekiler
Contents

Sayfa VI

ORIJINAL ARAŞTIRMA
6. 
Hemşirelik öğrencilerinin cinsel sağlık konusundaki tutumları
Nursing students’ attitudes towards sexual health
Nedime Gül Doğan Özdemir, Cansu Karadeniz Benli, Atife Çetin
doi: 10.24898/tandro.2024.37108  Sayfalar 1 - 7
AMAÇ: Bu araştırmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin cinsel sağlık konusundaki tutumlarını değerlendirmektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu araştırma; tanımlayıcı ve kesitsel tipte yapılmıştır. Araştırma Karadeniz bölgesinde yer alan bir devlet üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde yürütülmüştür. Veriler yüz yüze görüşmeler yoluyla çalışma ortamında toplanmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında, Kişisel Bilgi Formu ve Öğrencilerin Cinsel Sağlık Konusundaki Tutumları Ölçeği kullanılmıştır. Veriler IBM Sosyal Bilimlerde İstatistik Paket Programı (SPSS) sürüm 24.0 istatistik programında değerlendirilmiştir. Tanımlayıcı istatistikler birim sayısı (n), yüzde (%), ortalama ve standart sapma (X̄ ± SS), median (min-mak) değerleri olarak verilmiştir.
BULGULAR: Hemşirelik öğrencilerinin sınıf düzeyi, yaşadıkları yer, cinsel sağlık bakımı konusunda eğitim alma durumları, bakım verirken cinsel sağlığını değerlendirme sıklıkları ve cinsel sağlık bakımı verirken kendini hissetme durumları arasında istatiksel açından anlamlı ilişki bulunmaktadır. Öğrencilerin “Cinsel Sağlık Konusundaki Tutumları Ölçeği” toplam puan ortalaması 44,83±10,45 olarak bulunmuştur. Bu sonuç, öğrencilerin cinsel sağlık davranışlarına yönelik olumlu tutum gösterdiğini belirtmektedir.
SONUÇ: Sonuç olarak, öğrencilerin Cinsel Sağlık Konusundaki Tutumları Ölçeğinden aldığı puanlara bakıldığında cinsel sağlık bakımı konusunda eğitim alma durumları, bakım verirken cinsel sağlığını değerlendirme sıklıkları ve cinsel sağlık bakımı verirken kendini hissetme durumları hastalarında cinsel sağlığı değerlendirme sürecini olumlu etkilemektedir.

7. 
Türk kadınlarında cinsel mit ve cinsel tutumlar arasındaki ilişki ve ilişkili faktörler: İlişkisel bir çalışma
Relationship between sexual myth and sexual attitudes in Turkish women and associated factors: A correlational study
Sıla Gül, Şahika Şimşek Çetinkaya
doi: 10.24898/tandro.2024.87059  Sayfalar 8 - 15
AMAÇ: Cinsel mitler, cinsellikle ilgili abartılı, yanlış ve bilimsel olmayan inanç ve düşüncelerdir. Cinsel mitler genellikle muhafazakar toplumlarda daha yaygındır. Cinsel mitler cinselliğe yönelik tutumumuzu etkileyebilir. Bu çalışma, Türkiye’deki kadınların cinsel mitleri ile cinsel tutumları arasındaki ilişkiyi ve ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu araştırma ilişkisel ve tanımlayıcı bir çalışmadır. Çalışma Mayıs-Temmuz 2022 tarihleri arasında Türkiye’de kadın hastalıkları ve doğum polikliniklerine başvuran 150 kadın ile yürütülmüştür. Veriler kişisel bilgi formu, Cinsel Mit Ölçeği (CMÖ) ve Kısa Cinsel Tutum Ölçeği (KCTÖ) kullanılarak toplanmıştır. Veriler IBM Sosyal Bilimlerde İstatistik Paket Programı (SPSS) sürüm 22 (Windows) paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde sayılar, yüzdeler, minimum ve maksimum değerler, ortalamalar, standart sapmalar ve bazı istatistiksel analizler kullanılmıştır.
BULGULAR: Katılımcılar CMÖ’den 73,90±17,56 puan, Hendrick Cinsel Tutum Ölçeğinden 80,58±7,59 puan almışlardır. Katılımcıların sosyodemografik özelliklerine göre CMÖ toplam puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0,05) ancak Hendrick Cinsel Tutum Ölçeği toplam puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0,05). Cinsel Mit Ölçeği ile Hendrick Cinsel Tutum Ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktur (p<0,05).
SONUÇ: Kadınların cinsellik hakkındaki bilgilerinin artırılması ve bu konuda sürekli eğitim verilmesi cinsel mitlerin azaltılmasına yardımcı olacaktır. Kadınlarda olumlu cinsel tutumların geliştirilmesi için cinsel tutumların ayrıca ele alınması önemlidir.

8. 
Menopozdaki kadınlarda cinsel disfonksiyon ve ilişkili faktörler: Bir ilişkisel çalışma
Sexual dysfunction and associated factors in menopausal women: A correlational study
Ekin Dila Topaloğlu Ören, Gül Ertem
doi: 10.24898/tandro.2024.62681  Sayfalar 16 - 27
AMAÇ: Bu çalışmanın amacı menopozdaki kadınlarda cinsel disfonksiyon riskini saptamak ve kadınların cinsel disfonksiyonları ile ilişkili faktörleri belirlemektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu tanımlayıcı ve ilişkisel çalışma bir eğitim araştırma hastanesinin jinekoloji polikliğine gelen 304 menopozdaki kadın ile Türkiye’nin batısı İzmir’de Haziran 2019 ve Şubat 2020 tarihleri arasında yürütülmüştür. Veriler “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Kadın Cinsel Fonksiyon İndeksi (KCFİ)” ile toplanmıştır.
BULGULAR: Menopozdaki kadınların yarısından fazlasının (%258/84,9) cinsel işlev bozukluğu riski altında olduğu ve kadınların cinsel istek, uyarılma ve tatmin alanlarındaki puanların daha düşük olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar, menopoz süresinin (ORad 1,34; %95 IC 1,07–1,68) ve lise altı eğitim düzeyi olan (ORad 2,67; %95IC 1,07–6,70), obez olan (ORad 15,09; %95 IC 3,27–69,66) ve vajinal doğum yapan kadınların (ORad 2,91; %95 IC 1,11–7,62) cinsel disfonksiyonla anlamlı düzeyde ilişkili olduğunu göstermektedir.
SONUÇ: Cinsel disfonksiyonun menopozdaki kadınlarda yüksek prevalansta görüldüğü saptanmıştır. Menopoz süresinin uzaması, eğitim düzeyinin düşük olması, obezite ve vajinal doğum yapmak cinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkilemiştir. Sağlık profesyonelleri (özellikle jinekolojist ve jinekoloji hemşireleri), menopozdaki kadınların yaşadığı cinsel disfonksiyonlar ve bunları etkileyen faktörler konusunda kadınlara eğitim ve danışmanlık sağlamalıdır.

9. 
Üreterorenoskopi sonrası double J stentin kadın cinsel fonksiyonlarına etkisi
Effect of double J stent on female sexual functions after ureterorenoscopy
Gökhan Çil, Mehmet Yılmaz, Yusuf Şahin, İbrahim Oğulcan Canıtez, Muhammet Murat Dinçer
doi: 10.24898/tandro.2024.65391  Sayfalar 28 - 32
AMAÇ: Bu çalışma üreterorenoskopi (URS) sonrası double j stentin kadın cinsel fonksiyonlarına etkisini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Nisan 2023 ile Eylül 2023 tarihleri arasında kliniğimizde üreter taşı sebebiyle URS tedavisi uygulanan toplam 60 hasta ile 30 kişiden oluşan kontrol grubunun verileri geriye dönük olarak incelendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri, yaş, vücut kitle endeksi (VKİ), taş boyutu, double J stent takılıp takılmaması, hastanede kalış süresi, double J stent’in hastada kalış süresi, hastaların eğitim durumu, preoperatif, postoperatif 1. ve 3. aylardaki kadın cinsel işlev ölçeği (FSFI) skorları not edildi. Ayrıca psikolojik durumu değerlendirmek amacıyla Beck depresyon ölçeği kullanılarak preoperatif, postoperatif 1. ve 3. aylardaki skorlar not edildi. Elde edilen parametreler gruplar arasında karşılaştırıldı.
BULGULAR: Üç grup arasında ortalama yaş ve VKİ açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (sırasıyla p=0,877 ve p=0,932). Grup 1, Grup 2 ve Grup 3 için preoperatif FSFI skorları sırasıyla 13,83±1,76, 13,51±1,45, 15,72±1,36’dır. Gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0,001). Postoperatif 1. aydaki FSFI skorları Grup 1 için 14,2±1,39, Grup 2 için 12,82±1,5 olup gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır (p<0,001). Postoperatif 3. aydaki FSFI skorları Grup 1 için 14,54±1,7, Grup 2 için 14,4±1,54’dır (p=0,740). Üç grup arasında preoperatif dönemdeki Beck depresyon skorları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p=0,966).
SONUÇ: Çalışmamız sonucunda URS sonrası double j stent yerleştirilmesinin kadın cinsel fonksiyonlarında geçici olarak bozulmaya yol açabileceğini düşünüyoruz. Preoperatif dönemde hastaların bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğini, double j stentin gerekli olduğu durumlarda mümkün olan en erken sürede çıkarılmasını öneriyoruz.

10. 
Androloji laboratuvarlarında semen analizi standardizasyonun Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) kriterlerine göre değerlendirilmesi
Evaluation of semen analysis standardization in andrology laboratories accordingto the criteria of World Health Organization (WHO)
Muhamet Afşin, Mesude Duman
doi: 10.24898/tandro.2024.63625  Sayfalar 33 - 40
AMAÇ: Karmaşıklığı ve öznelliği nedeniyle, semen analizinin laboratuvarlar arasında standardize edilmesi oldukça zordur. Bu çalışmadaki amacımız Türkiye’deki androloji laboratuvarlarının semen analizi ile ilgili temel bilgilerin toplanması, semen analizi için laboratuvar içi ve laboratuvarlar arası standardizasyonun düzeyini belirlemektir.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Türkiye’de semen analizini gerçekleştiren 145 androloji laboratuvarına semen analizinin tüm yönlerini kapsayan 41 sorudan oluşan bir anket gönderildi. Bunlardan 106 laboratuvar doldurup iade etti. Anketin içeriği 2021 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ=WHO)’nün insan semenin incelenmesi ve işlemlerden geçirilmesi laboratuvar el kitabı 6. baskısında belirtilen prosedürlere göre hazırlandı. Anket; raporlanan parametreler, semenin toplanması ve muhafazası, makroskobik– mikroskobik değerlendirme, ileri testler ve labortauvarın iç-dış kalite kontrol konuları hakkında bilgi almak için tasarlandı.
BULGULAR: Laboratuvarlara ilişkin olarak, semen analizinde raporlanan parametrelerin %84,1’i, semen toplama aşamasının %75,8’i, semenin laboratuvarda muhafazası ve makroskobik analizin %76,5’i, semenin mikroskobik analizinin %78,07’i, ileri testlerin %49,8’i, kalite kriterlerine ilişkin parametrelerin %73’ü WHO 2021 kriterlerine uyumluydu.
SONUÇ: Türkiye’de ki laboratuvarlar arasında WHO 2021 kriterlerine göre semen analizinin raporlanması ve standardizasyonunda farklılıklar olduğu görülmektedir. Androloji laboratuvarlarında çok sayıda farklı standart ve kriter kullanılmaktadır, bu da sonuçları bir laboratuvardan diğerine karşılaştırmayı zorlaştırmaktadır. Bu nedenle semen analizinin uluslararası standartlar ve kılavuzların belirlediği kriterlere göre değerlendirilmesi tavsiye edilmelidir.

DERLEME
11. 
Postpartum cinsel işlev sorunlarına müdahaleler: Randomize kontrollü çalışmaların sistematik derlemesi
Interventions for postpartum sexual dysfunction problems: A systematic review of randomized controlled studies
Hilal Gül Boyraz, Nülüfer Erbil
doi: 10.24898/tandro.2024.00087  Sayfalar 41 - 49
AMAÇ: Bu sistematik derlemenin amacı postpartum cinsel işlev sorunlarına yönelik müdahalelerin sistematik incelemesini yapmaktır.
GEREÇ ve YÖNTEMLER: Bu sistematik derlemede “PubMed”, “Cochrane”, “Web of Science”, “Science Direct” ve “Scopus” veri tabanlarından “interventions AND postpartum sexual dysfunction” anahtar kelimesi ile tarama yapılmıştır. Sistematik derlemeye son beş yılda yayımlanan yayın dili İngilizce veya Türkçe olan, tam metnine ulaşılan, postpartum cinsel işlev bozukluğuna yönelik müdahaleleri içeren çalışmaların alınması hedeflenmiştir. Çalışma tasarımı için Sistematik Derleme ve Meta-Analizler için Tercih Edilen Raporlama Öğeleri (PRISMA) kılavuzu kullanılmıştır. Sistematik incelemeye dâhil edilen araştırmaların metodolojik kalitesi Joanna Briggs Institute tarafından yayımlanan, “Randomize Kontrollü Çalışmalar İçin Joanna Briggs Enstitüsü Kritik Değerlendirme Kontrol Listesi’ne göre değerlendirilmiştir. BULGULAR: Sistematik derlemenin sentez aşamasına 2019–2022 yılları arasında yayımlanan sekiz makale dâhil edilmiştir. Sistematik derlemeye alınan çalışmalarda en yaygın “Kadın Cinsel İşlev Ölçeği”nin kullanıldığı belirlenmiştir. Araştırmalarda cinsel işlev sorunlarına yönelik pelvik taban kas egzersizleri eğitimi, doğum sonrası cinsel sağlık programları, duyusal odak tekniği gibi çeşitli müdahalelerin yapıldığı görülmüştür. Pelvik taban kas egzersizleri, duyusal odak tekniği, pelvik taban kas eğiticileri, PLISSIT ve BETTER modellerini temel alan cinsel danışmanlık ve Doğum Sonrası Cinsel Sağlık Programlarının postpartum cinsel fonksiyon bozukluklarında olumlu etkileri olduğu, vijina içi oksitosin uygulaması ve uzak kızılötesi radyasyonun herhangi bir etkisi olmadığı belirlenmiştir.
SONUÇ: Postpartum dönem cinsel işlev bozukluklarına yönelik yapılan müdahalelerin kadınların genellikle cinsel yaşamlarını olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Postpartum cinsel işlev bozukluğunda iyileşmeler sağlamak için daha büyük örneklem gruplarında, çeşitli müdahaleler geliştirerek farklı ölçme araçlarıyla değerlendirilmesi önerilmektedir.

12. 
Yaşlanan erkekte androlojik problemler
Andrological issues in aging men
Veysel Sezgin, Caner Baran
doi: 10.24898/tandro.2024.03789  Sayfalar 50 - 56
Yaşlanma, insan yaşamının her aşamasında biyolojik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişikliklere yol açan, geri dönüşü olmayan kaçınılmaz bir süreçtir. Bu süreç, bir bireyin doğumdan ölüme kadar hayatını etkiler. Sosyo-ekonomik ve tıbbi ilerlemeler, dünya çapında yaşam beklentisini önemli ölçüde artırmıştır. Ülkemizde ortalama yaş 2007’de 28,3 iken 2022’de 33,5’e yükselerek yaşlanan bir topluma doğru net bir eğilim göstermektedir. Yaşlanan nüfusla birlikte, androloji alanı yaşlanma ile ilişkili hastalıklar ve risklerle giderek daha sık karşılaşmaktadır. Erkeklerde yaşın ilerlemesi, testosteron seviyesinde düşüşe yol açarak çeşitli fiziksel ve zihinsel değişikliklere neden olabilir. Bu değişiklikler arasında cinsel istekte azalma, ereksiyon sorunları ve sperm kalitesinde düşüş yer alır. Bu derlemenin amacı, güncel bilimsel literatür ışığında yaşlanmanın androlojik hastalıklar üzerindeki etkilerini özetlemektir.

13. 
Non-obstrüktif azospermiye güncel yaklaşım
Current approach to non-obstructive azospermia
Yusuf Arıkan, Mehmet Zeynel Keskin, Burak Karabacakoğlu
doi: 10.24898/tandro.2024.88785  Sayfalar 57 - 62
İnfertilite her altı çiftten 1’ini etkilemektedir ve erkek faktörlü infertilite vakaların %50’sinde neden olarak gösterilmektedir. Azospermi, ejakülatta spermatozoa bulunmaması olarak tanımlanır ve erkek faktörlü infertilitenin en uç şekli olarak kabul edilir. Geçmişte bu erkekler kısır olarak kabul edilirdi, ancak testiküler sperm ekstraksiyonu ve yardımcı üreme teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla azospermisi olan erkekler biyolojik olarak kendi çocuklarına baba olabilmektedir. Non-obstrüktif azospermi (NOA), spermatogenezde bir bozukluk olduğunda ortaya çıkar. Bu derlemede NOA’nın çağdaş yönetimi anlatılmakta ve NOA’lı erkeklerin tanı ve tedavisinde hormon stimülasyon tedavisinin, cerrahi ve embriyolojik faktörlerin ve proteomik, genomik ve yapay zekâ sistemleri gibi yeni teknolojilerin rolü tartışılmaktadır. Ayrıca, NOA’lı erkeklerin kanser ve kardiyovasküler komorbiditeler geliştirme riski yüksek olan hassas bir popülasyonu temsil ettiğini vurguluyoruz.

14. 
Perinatal testiküler torsiyon
Perinatal testicular torsion
Sibel Eryılmaz, Fatma Nur Aracıer Uçaner, Alparslan Kapısız, Cem Kaya, Ramazan Karabulut, Zafer Türkyılmaz, Ali Atan, Canan Türkyılmaz, Kaan Sönmez
doi: 10.24898/tandro.2024.46667  Sayfalar 63 - 66
Perinatal testis torsiyonunun (PTT) erken saptanması, Doppler US’nin erken kullanımı ve çocuk cerrahisi/ürolojinin erken PTT tanısına dâhil edilmesiyle elde edilen karar verme sürecinin daha kısa olması, özellikle doğum sonrası ortamında prognozu etkileyebilir. Literatürde %3 oranında asenkron iki taraflı PTT oranlarının bildirildiği göz önüne alındığında, şüpheli durumlarda erken tanı için erken konsültasyon ve ultrasonografi önerilmektedir. İleride anorşik bir durumla karşılaşmamak adına, gerekiyorsa karşı testisi korumak için sık takip veya orşiopeksi yapılmalıdır.

15. 
Metabolik sendrom ve erkek infertilitesi
Metabolic syndrome and male infertility
Arzu Ateş, Çağatay Özsoy, Ayça Tuzcu
doi: 10.24898/tandro.2024.49002  Sayfalar 67 - 74
Metabolik sendrom (MetS), insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye sahip bir dizi durumu temsil eder. MetS’in yaygınlığı dünya çapında hızla artmaktadır ve küresel doğum oranlarında ve fertilite potansiyelinde bir azalma ile birliktedir. Bu derleme, MetS ile erkek üreme sağlığı arasındaki ilişkiyi ele almaya yöneliktir. Obezite, dislipidemi, hipertansiyon ve insülin direncinin erkek üreme sağlığı üzerindeki etkileri incelenmiş ve her MetS bileşeniyle sperm disfonksiyonunun patofizyolojisini açıklayan destekleyici kanıtlar tarif edilmiştir. Sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek, MetS’in erkeklerin sağlığı ve fertilitesi üzerinde istenmeyen etkilerini önlemenin tek ve en önemli faktörü gibi görünmektedir. MetS bileşenlerini ele alan ve erkek üreme üzerindeki etkilerini artırmak için yeni terapötik yöntemleri önermek için temel patofizyolojiyi anlamamızı geliştirmek için daha fazla çalışma gereklidir.

OLGU SUNUMU
16. 
Skrotumdan perianal bölgeye uzanan medyan rafe kisti: Olgu sunumu
Median raphe cyst extending from the scrotum to the perianal region: Case report
Kenan Yalçın
doi: 10.24898/tandro.2024.55822  Sayfalar 75 - 77
Medyan rafe kistleri dış üretral kanal ile anüs arasında herhangi bir yerde bulunur. Kistler parameatusta, glans peniste, penis şaftında, skrotumda veya perinede oluşabilir. Perianal bölge bu lezyonların son derece nadir görüldüğü bir bölgedir. Bu yazıda skrotumdan perianal bölgeye kadar uzanan, kistik lezyonu olan ve ailesi tarafından kliniğimize getirilen iki yaşında erkek hastayı sunuyoruz. 5–6 cm boyutundaki kistik lezyon cerrahi olarak tamamen çıkartıldı. Lezyonun histopatolojik tanısı medyan rafe kistiydi. Üç yıldır takip edilen hastada nüks görülmedi.

ANDROLOJİ YAYINLARI VE KONGRE TAKVİMİ
17. 
Androloji Yayınları ve Kongre Takvimi
Publications and Congress Calendar of Andrology

Sayfalar 78 - 82
Makale Özeti |Tam Metin PDF

LookUs & Online Makale